• İstanbul 18 °C
  • Ankara 20 °C

Medya Pazarında Defolu Türkçe - 47

C.Yakup ŞİMŞEK

(Nazlı ILICAK – Doğu ERGİL)


Nazlı ILICAK
(SABAH 27 Mayıs 2011)

“Genç Siviller, Yassıada'ya bir gemi kaldırıyor. Ayrıca TRT Haber, farklı bir gemiyle, konuyla ilgisi olan çok sayıda gazeteciyi, bilim adamı ve siyasetçiyi Yassıada'ya götürüyor. TRT Haber'de, sabahtan akşama kadar canlı yayın var Yassıada'dan. Ayrıca, saat 20.00'den itibaren, 2 saat sürecek bir programla o günler anılacağız.”

Son cümleye dikkat!..
Ne diyor?
“2 saat süren bir programla o günler anılacağız.”

Evet, “...anılacağız.”

Demek ki “o günler(de)” yani mayısın bu son günlerinde (biz) anılacakmışız veya Nazlı Hanım (ve birtakım insanlar) anılacakmış… Niye acaba?
Hadi, diyelim ki Nazlı Hanım’ın Yassıada davalarında mağdur olan akrabalarıyla beraber bugünlerde anılması mantıklı ve muhtemel…
Peki, bizi kim ansın, niye ansın?
“Sessiz yaşadık; kim, bizi nerden bilecektir!..” diyesim geliyor…

Desem ki: “Bizler de anılacağız…”
Boşa heveslenme, yanılacağız…

Yeter ki “2 saat sürecek bir programla o günler anılacak.” olsun, biz anılmasak da olur...


***


Doğu ERGİL
(BUGÜN 26 Mayıs 2011)

“Bir gün radyodan Behice Boran (TİP Başkanı) ülke dışında vefat etmiş olduğunu duyduk. Tüm ülke durmuş, başı yurda gelsin mi gelmesin mi tartışması yapılıyordu…”

İlk cümlenin düzelmesi için “Behice Boran” dan sonra “-ın” eki gelmeliydi.
Fakat daha sonra Behice Boran’ın “başı” yurda gelmeli miydi, bilmiyorum. Getirilecekse niçin yalnızca “başı” gelsin ki? Bir ceset Behice Boran’a ait olsa da başı koparılmadan ve gövdesinden ayrılmadan, yekpare olarak muamele görmeli...
(Yahu, ben ne diyecektim, unuttum… Behice Boran’ın cesediyle benim ne işim var? Bu unutkanlık da başıma nerden geldi? Behice Boran’ın mı, yoksa ERGİL Hoca’nın mı “başı” nın altından çıktı? Hah, tamam, hatırladım…)

Behice Boran’ın “naaş” ını tutar da “baş” yaparsan olacağı bu!..
***
“Şu anki manzaraya göre, içindeki çeşitliliği bağdaştıramamış, farklı unsurlar arasında yeterince sinerji üretememiş, daha çok paralel hayatlar yaşayan parçalı bir toplum durumundayız. Bu Türklük adına çok iftar edilecek bir şey değil.”

İlk cümleyi çabuk geçin ama ikincisine gelince biraz eğleşin.
Niye mi?
Çünkü orada “iftar edilecek bir şey” var…
Hadi, afiyet olsun, Allah kabul etsin!
Neyse, şakayı bırakalım da asıl işimize bakalım…
Doğu ERGİL
’in Türkçesini mi soruyorsunuz?
Eh, bu medya pazarında idare eder.
Fakat “Bu, Türkçe adına çok iftihar edilecek bir şey değil…”

Not:
Son cümlenin kuruluşu esasen Doğu ERGİL’e aittir.
Ben onu taklit ettim…


Bu yazı toplam 1228 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim