Medya Pazarında Defolu Türkçe - 66

C.Yakup ŞİMŞEK

Necati DOĞRU
(Bakanımız temiz midir kirli midir! – 20 Temmuz 2011 – Sözcü)


“İntihal” eski bir deyim.

Kibar bir anlatım.
Bugünkü Türkçe’ye çevirirsek; “aşırmacı” demek. Ferit Develioğlu’nun “Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat”ında intihalin karşılığı olarak aynen şöyle yazıyor: “çalma, başkasının malını benimdir diye iddia etme, birinin yazısını kendinin gibi gösterme”


DOĞRU Bey
’e “Doğru söyleyin de vatandaş doğrusunu öğrensin…” diyecektim, vazgeçtim. “Doğrusunu bilmiyorsanız hiç olmazsa yanlış söylemeyin…” diyorum.
Mademki “intihal” kelimesini Türkçeye çevireceksiniz, bari karşılığını doğru söyleyin.
“Aşırma” diyeceğinize “aşırmacı” diyorsunuz.
Birincisi bir fiil, ikincisi o fiilin faili... Siz bunları (fiil-fail) birbirine karıştırmışsınız.
Tıpkı “araştırma, kaytarma, uydurma” kelimelerinin yerine “araştırmacı, kaytarmacı, uydurmacı” demek gibi…
Fakat işin daha şaşırtıcı tarafı şu: “İntihal” kelimesine karşılık vermek için Ferit Develioğlu’nun “Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat”ine bakmanıza rağmen hata etmişsiniz…


“İntihal” Eski mi?
“İntihal”in “eski” olup olmadığına gelelim:
“İntihal” için “eski” sıfatını TDK de kullanıyor.
Sormak isterim: Acaba bugünkü Türkçede “aşırma” diyen mi çok, yoksa “intihal”i tercih eden mi?
Dilde yaşayan bir kelimeye eski yaftasını vurmak onun eskimesini (unutulmasını / ölmesini) istemek demektir.
“İntihal”i değiştirip “aşırma” yapmanın bize ne faydası olur peki?
İntihaller ve intihalciler mi azalır?


“İntihal” mi “Aşırma” mı?
Bugün “intihal” deyince akla yalnızca bir çeşit “aşırma” gelir: yazı aşırma.
Fakat sadece “aşırma” dediğinizde akla neler gelir neler…
Türkçede “aşırma” kelimesinin ifade ettiği manaları hatırlarsak ne kadar geniş bir mefhum olduğunu görürüz.
İsterseniz TDK lügatlerine bir girelim, “aşırma” kelimesine verilen karşılıkları derelim ve bunları bir liste hâlinde verelim:
1. Aşırmak işi. (Bu fiilin de 10'dan fazla manası var.)
2. mim. Yapı çatılarında uzun mertek, aşık.
3. sf. Aşırılmış.
4. hlk. Küçük kazan, kova, bakraç.
5. ed. Başkalarının yazılarından bölümler, dizeler alıp kendisininmiş gibi gösterme veya başkalarının konularını benimseyip değişik bir biçimde anlatma, intihal.
6. huk. Özellikle para aşırma, aşırtı, ihtilas.
7. Pantolon askısı.
8. Boyuna asılan fişeklik.
9. Semer paldımının aşağıya düşmemesi için sağrı üzerinden ve iki yandan paldıma bağlanan yün veya kayış kemer.
10. Boyuna omuzdan takılan hamaylı bağı.
11. Mübalâğalı konuşma.
12. Çırpma dikiş.
13. Çelik çomak oyunu.
14.Yerli güreşe başlarken sağ kolunu, hasmının sağ omuzundan aşırıp belindeki kuşaktan tutma.
15. Bar denilen millî bir oyun.
16. Bakır kova.
17. Kumaştan yapılan pantolon askısı.
18. Kündede ya da kavak dikme oyunlarında dengeleme durumuna getirilen güreşçinin pes etmediğini görünce çevirip sırtının üstüne yere atma.
19. Ağa yakın duran karşı oyuncunun üzerinden topu aşırıp arkasına düşürme.
20. Kolanı kuvvetlendirmek için semer ile kolan arasına bağlanan ip ya da kayış.
Not: Bu karşılıklar, TDK’nin resmî İnternet sitesinde hizmete sunduğu lügatlerden tespit edebildiklerim…
“Aşırma” kelimesinin bunlar dışında da birtakım manaları olabilir.
Şimdi ben Necati DOĞRU’ya ne diyeyim peki?
Onun hatası “aşırma” yerine “aşırmacı” demesi.
“İntihal”in “aşırma”dan kibar bir kelime – her ne kadar o buna “deyim” diyorsa da – olduğunu ifade etmesi hatasını telafi edecek bir güzel itiraf…
Peki, TDK kendi hatasını telafi edecek bir itirafta bulunacak mı?
Onun böyle bir güzellik yapacağına dair ümidimi muhafaza ediyorum. Hatta – içimden geldi – TDK’nin “intihal”ine dair edeceği itiraf için eline kısa bir itirafname vereyim:

“Sevgili vatandaşlarım!
Biz bu ‘intihal’ meselesinde fena hâlde yanıldık. Bunu ve diğer binlerce kelimeyi Türkçeleştirelim(!) derken hata ettik.
İtiraf ediyoruz:
1. Aslen Arapça olsa da ‘intihal’ kelimesi mana bakımından ‘aşırma’dan daha açık ve net bir kelimedir.
2. Aslında ‘aşırma’ sözünün sırtında yeteri kadar yük (15-20 mana) vardı ama biz ona bir yük (intihal) daha yükleyip insafsızlık ettik.
3. Bu sebeplerle hatadan dönüyoruz: Artık “intihal” kelimesine kuru bir “aşırma” ile karşılık vermeyeceğiz ve Ferit Devellioğlu’nun tarifini alıp benimseyeceğiz. (Yanlış anlaşılmasın: ‘Alıp benimseyeceğiz…’  derken aşırmayı affedersiniz, intihali – kastetmiyoruz.)
4. Son olarak – aslında bunu söylemek çok zor ama – şunu da itiraf ediyoruz:
Öz Türkçe adında bir hayalî dilbere abayı yaktık, o yüzden Türkçe dersinden sınıfta çaktık.
Uslanmadık, halkın diline çengeli taktık; Yunus’un kelimelerini bile dilden atmaya kalktık.
Bir aşk ile yıllarca söz uydurmaya baktık;
'Öz Türkçe' mi? Yok, artık o sevdayı bıraktık.
Bizler o sevdayı bıraktık…”
Bu yazı toplam 1597 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim