• İstanbul 16 °C
  • Ankara 15 °C

Mesut BİLGİNER; “Ömrün şu biten neşvesi tâm olsun erenler”

Mesut BİLGİNER; “Ömrün şu biten neşvesi tâm olsun erenler”
Mâlum-u âliniz, merhum Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958) mükemmeliyetçi ve müşkülpesent bir zât-ı şerifmiş.

Bütün şiirlerini, özellikle “Eski Şiirin Rüzgârıyla” kaleme aldığı şiirlerini hattat titizliğiyle aşkeder, müzehhib edasıyla tezyin eder, ebruzen edasıyla renk ahenk çiçek açtırırmış. Nitekim Ruhittin Sönmez’in rivayetine göre bu karakteri sebebiyle şiirlerinin bestelenmesine de karşı çıkar, beğenmediği besteler için “şiirlerimi ne hâle sokmuşlar?” diye sitem eder; iştirak ettiği mûsıkî meclislerinde “hangi eserleri icrâ edelim?” diye sorulduğunda “yeter ki benim şiirlerimden bestelenmiş olmasın!” diye cevap verirmiş. Demiş midir? Demiştir, yakışır Üstada!

Çünkü,

“Çok insan anlayamaz eski mûsıkîmizden,

Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden” diyen Üstad, sadece güzel mısraları değil, güzel mûsıkî cümlelerini de hemen fark edermiş. Nitekim bir rubaide rafine zevkini şöyle ifade eder:

 

“Eslaf kapıldıkça güzelden güzele,

Fer vermiş o neşveyle gazelden gazele,

Sönmez seher-i haşre kadar o ş’ir’i kadim,

Bir meşaledir devredilir elden ele”.

Üstadın sevdiği dostlarından biri de kadim Türk mûsikîsine büyük hizmetleri olan Neyzen Süleyman Ergüner (1902-1953)’dir.  4 yaşındayken annesini ve 11 yaşındayken de babasını kaybeden Erguner çok küçük yaşta Sultan Selim Camiinde müezzinliğe başlar ve aynı camiide imam olan Hâfız Sadeddin Kaynak’tan istifade ederek Hâfız olur.  Bizim en önemli ve kadim sazlarımızdan biri olan Neyi üflerken özellikle mansur ve şah neyi tercih ederek net ve güçlü dem sesleriyle âdeta bir çığır açan Neyzen Süleyman Erguner, oğlu Ulvi Erguner ve Selami Bertuğ gibi üstad mertebesinde birçok talebe yetiştirmiş bir büyük bestekârdır. Eserlerinin arasında en çok bilinenlerden bir tanesi, güftesi Cenâb-ı Pîr Hacı Bayrâm-ı Velî Hazretlerine ait olan, “N’oldu bu gönlüm n’oldu bu gönlüm” mısraı ile başlayan Uşşak makamındaki ilâhidir. Bir diğeri ise Üstad Yahya Kemal’in Veda Gazeli’nin Uşşak makamındaki bestesidir:

“Ömrün şu biten neşvesi tam olsun erenler

Son meclisi câm üstüne câm olsun erenler "

                                                                                                                                          

Kadim mûsikîmize gönül veren ve aşina olan hemen herkesin en sevdiği eserlerdendir. Her duyduğumda hep aklıma gelen ve gönlüme düşen yorum şudur: Bir güfteyle bir beste birbirine bu kadar mı yakışır? İsteyen sanat müziği programında şarkı niyetine okur, dileyen tasavvuf mûsikîsi programında ilahi niyetine okur. Nitekim Muhibbî mahlasıyla divan tertib eden Kanuni Sultan Süleyman Han;

 “Kadd-i yâre kimisi ar’ar demiş kimisi elif,

Cümlenin maksudu bir ammâ rivâyet muhtelif” dememiş miydi?

Aaaaah ki! Ah! TRT Müzik’te torun Neyzen Süleyman Erguner, Dede Süleyman Erguner’in bu bestesinin hüzünlü hikâyesini anlatınca, daha doğrusu bilindik bir acı hatıramızla bağlantısını anlatınca kederimiz katmerlendi.

Hikâyesi şöyle: Dede Erguner bu şiiri bestelemek istemekte ancak “Yahya Kemal Bey beğenmezse ne yaparım?” diye kaygı etmektedir. 4 Nisan 1953. O gün Radyo’dan bir acı haber verilir: Katıldığı NATO tatbikatından Gölcük Limanına dönmeye çalışan Dumlupınar Denizaltısına Çanakkale Boğazı’nda Norveç bandıralı bir gemi gece yarısı çarpar ve birkaç dakika içinde batarak 87 metrede denizin dibine oturur. O anda güvertedeki 3 denizci ve denizaltıdaki 56 denizci hemen şehit olur. Denizaltıda sağ kalan 22 denizci için uzun bir gece başlar ve üzerinde “Dumlupınar Denizaltısı burada battı, kapağı açın ve bizimle irtibat kurun” notu bulunan acil durum şamandırasını su üstüne gönderirler. Kurtarma ekipleri canlarını hiçe sayarak çabalar ancak yeterli olmaz. Hatta denizin altına 80 metre kadar inebilen bir kahramanımız vurgun yiyerek bayılınca güçlükle yukarı çıkarılır. Sabah 08.00 gibi Dumlupınar Denizaltısı’ndan son anons gelir: “Vatan sağolsun”… 7 Nisan günü ise Milli Savunma Bakanlığı  "Çanakkale'de Nara Burnu'nda batan Dumlupınar Denizaltısında kalan personelin kurtarılmasından tamamen umut kesilmiştir." duyurusunu yapar.

Bütün Türkiye gibi radyo başında dualarına ümidini katık ederek bekleyen Dede Erguner, gözyaşlarıyla bestesini tamamlar:

“Şükrânla vedâ ettiğimiz cân-ı fenaya,

Son pendimiz ahlâfa devâm olsun erenler

Câizse harâbât-ı İlâhîde de her şeb

Yârân yine rindan-ı kirâm olsun erenler”                                                                      

Yine rivayete göre Yahya Kemal, Veda Gazeli’nin bestelendiğini duyunca  "Eyvah, bunu bana Süleyman bey de mi yaptı?"  demiş. Ancak daha sonra eseri dinleyen Yahya Kemal eseri çok beğenmiş "beste, işte böyle olur" diyerek Süleyman Erguner’i tebrik etmiş…

Bu duygularla yazmaya çalışırken TV’de altyazı geçti; Pençe-Kilit bölgesinde yine şehidimiz varmış.  Dumlupınar Denizaltısı’nda şehit olan yiğitlerin torunları 2000 rakımlı tepede, 2 metre karın üzerinde, -20 derecede çarpışırken kimisi şehit olmuş, kimisi gazi... Ya Rabbî, Mehmetçiklere imdat eyle! Onları hıfz-ı emin eyle! Onları mansur ve muzaffer kıl! Ya Rabbî senin her şeye gücün yeter!

Rabbimiz Bakara Suresi’nin 154. Âyet-i Kerimesinde meâlen şöyle buyuruyor: “Allah (CC) yolunda ölenlere ölü demeyin; onlar diridir; lâkin siz bilemezsiniz”. Rabbimiz “Hay” esmasını lütfettiği yiğitlerimizin şehadetlerini kabul buyursun; ruhları revân, menzilleri mübarek, mekânları cennet, makamları âlî olsun inşallah.

Son sözü yine Üstad Yahya Kemal söylesin:

“Tekrar mülâki oluruz bezm-i ezelde

Evvel giden ahbâba selâm olsun erenler”

                                                                                                           

                                                                                            Mesut BİLGİNER

 

Bu haber toplam 866 defa okunmuştur
  • Yorumlar 6
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim