• İstanbul 19 °C
  • Ankara 13 °C

Can Deveci: Yafa Olayları 1921

Can Deveci: Yafa Olayları 1921
Filistin 1517’den 1917’de İngiliz General Allenby işgal edene kadar Osmanlı Devleti tarafından yönetilmiştir.

TYB Akademi 21: İsrail Sayısı / Eylül 2017

Osmanlı Devleti yönetiminde Filistin'de Arap ve Yahudi ilişkileri sorunsuz bir şekilde devam etmiştir.  Çünkü Osmanlı Devleti'nin sınırları içerisinde yaşayan Yahudiler ayrılıkçı tutum geliştirmedikleri sürece bir sorun çıkmamıştır. Fakat Filistin'in 1897’den itibaren Siyonistlerin politik hedefi olmasıyla durum değişmiştir.[1] 1897’de İsviçre’nin Basel kentinde toplanan ilk Siyonist kongrede Theodor Herzl’in "Biz, Yahudi ulusunu bandıracak olan evin temelini atmak için buradayız.”[2] Açıklamasıyla Siyonist programın yegâne hedefi Filistin'e yerleşmek olmuştur. Basel Kongre’sinde alınan önemli kararlar arasında Yahudi yurdunun kurulması için büyük bir gücün desteğinin alınması maddesi vardır. Bu doğrultuda hareket eden Siyonistler davalarını anlatmak ve destek bulmak amacıyla bütün büyük güçler nezdinde girişimlerde bulunmuştur. Siyonistler, Herzl’in 1904’de vefatından sonra Siyonizm’in merkezini Almanya’dan İngiltere’ye taşımıştır. Bu hamle Siyonizm’in hangi büyük gücün desteğini alacağını kararlaştırdığı anlamına gelmekteydi. İngiltere’de Siyonistlerin liderliğine 1905’de Manchester Üniversitesi Kimya Fakültesi öğretim üyesi olan Chaim Weizmann geçmiştir. Bu tarihten itibaren Weizmann, İngiltere devlet adamlarıyla ilişkilerini geliştirerek Siyonist tezlerini onlara kabul ettirmeye çalışmıştır.[3]

Weizmann, 1906’da Arthur James Balfour, 1914’de Herbert Samuel, 1915’de ise Lloyd George ile tanışmış ve Siyonistlerin hedeflerini anlatmıştır. Bu kişiler belirtilen tarihlerde İngiltere kabinesinde önemli görevlerde bulunmamaktadır. Birinci Dünya Savaşı’nda yaşanan kayıplar nedeniyle 1916’da İngiltere’de hükümet değişmiş; Lloyd George Başbakan, Arthur Balfour Dış İşleri Bakanı olmuştur. Herbert Samuel ise 1920’den itibaren Filistin'in ilk Sivil Yöneticisi olarak atanmıştır.[4] Artık Siyonistlerin yıllardır amaçlarını anlattıkları kişiler, Ortadoğu ve Filistin'in geleceğini belirleyen, devlet sınırlarını çizen devlet adamlarıdır.

Birinci Dünya Savaşı esnasında İngiltere'nin, Avrupa’da diğer devletler ile yaşadığı güç mücadeleleri neticesinde gerçekleşen Hindistan ve Ortadoğu politikaları Filistin stratejisini etkilemiştir. Filistin, İngiltere'nin denizlerde kurmaya çalıştığı hâkimiyeti tamamlayan önemli bir kara parçasıdır. Bu çerçevede İngiltere Filistin’de batı tarafından kabul gören Siyonistleri desteklemeye karar vermiştir. İngiltere kabinesi yaklaşık 6 aylık bir tartışma sonrasında 2 Kasım1917’de Balfour Deklarasyonu’nu yayınlayarak Siyonistlere politik destek vereceğini ilan etmiştir. Böylelikle Siyonistler ilk defa büyük bir güç tarafından tanınmış ve uluslararası bir konum kazanmıştır. Deklarasyon Filistin tarihi açısından yeni bir dönemi başlatmıştır. Çünkü Filistinli Arapların topraklarında hak iddia eden Siyonistler, bölgeyle ilgili hedeflerini gerçekleştirmek için ciddi bir destek kazanmıştır.[5]

Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle Osmanlı Devleti'nin Ortadoğu hakimiyeti sona ermiştir. Büyük güçler 1919 Paris Barış Konferansı’nda Osmanlı topraklarında yaşayan halkların taleplerini dinlemiştir. İngiltere'nin açık desteğini alan Siyonistler Filistin’le ilgili taleplerini ve projelerini 27 Şubat 1919’da anlatmışlardır. Filistinli Araplar ise herhangi bir temsilci gönderememiştiler. Çünkü İngiltere, Suriye, Lübnan, Filistin ve Ürdün topraklarını temsilen sadece Şerif Faysal’ın katılmasına izin vermiştir. Yaşadıkları topraklarla ilgili kritik kararlar alınırken Filistinli Arapların talepleri sorulmamıştır. Konferans esnasında Siyonistler, Filistin'de İngiltere'nin mandater güç olmasını istemiştir. Şerif Faysal’da büyük bir Arap krallığı kurulması karşılığında Filistin'de yaşanacak gelişmelere destek vereceğini açıklamış ve İngiltere'nin bölgede hâkim olmasını talep etmiştir.[6] Fakat Fransa ve İngiltere arasında Ortadoğu’nun paylaşımı konusunda sorun çıkmıştır. Her iki devlet arasında 1919 Paris Barış Konferansı’yla başlayan görüşmeler 24-26 Nisan 1920’de San Remo konferansıyla sonuçlanmıştır. Anlaşmaya göre, İngiltere Irak ve Filistin'in, Fransa ise Suriye ve Lübnan’ın mandaterliğini almıştır. San Remo Konferansı’nda Filistin yönetimini üstlenen İngiltere, 1917 Balfour Deklarasyonu’nu ana metin kabul etmiştir. Bu durum Siyonistler tarafından memnuniyetle, Filistinli Araplar tarafından tepkiyle karşılanmıştır.[7]

Filistinli Araplar, İngiltere'nin Siyonistlere 1917 Balfour Deklarasyonu’ndan itibaren verdiği aktif desteğe ilk tepkilerini Kudüs’te 4 Nisan 1920’de düzenlenen Nebi Musa Şenlikleri’nde vermiştir. Kudüs'te 4-6 Nisan 1920’de yaşanan olaylar 5 Yahudi’nin ve 4 Arap’ın ölümüyle ve her iki taraftan toplamda 244 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanmıştır.[8] Llyod George, San Remo Konferansı öncesinde gerçekleşen bu olaylar neticesinde Filistin'deki İngiltere askeri yönetimini sonlandırmaya karar vermiştir. Böylece Filistin'de askeri yönetimin yerine Sivil Yüksek Komiserlik kurulmuştur. Lloyd George, Filistin'in ilk sivil yöneticisinin bölgeyle ilgili ayrıntılı bilgiye sahip İngiliz Yahudi’si Sir Herbert Samuel olmasına karar vermiştir.[9] Dış İşleri Bakanı Lord Curzon, 19 Haziran 1920’de Herbert Samuel’in görev ve sorumluluklarını belirleyen atama belgesini Samuel’e göndermiştir. Samuel, atama belgesinde Filistin’deki askerlerin başkomutanı sayılmıştır.[10]

Samuel, kendi atanma yazısı ve aldığı kararları 5 Temmuz 1920’de İngiltere'nin Filistin'de çıkardığı resmi gazetede yayınlamıştır. Öncelikle General Allenby tarafından Aralık 1917’den itibaren kullanılan “İşgal Edilen Toprakların Yönetimi” ismini “Filistin Hükümeti” şeklinde değiştirmiştir. Yönetim merkezinin Mısır’dan Filistin'e tamamen aktarıldığını ve Kudüs’ün Filistin hükümetinin merkezi olduğuna dair kararı onaylamıştır.[11] Siyonistler, Samuel'in bir İngiliz Yahudi’si ve Weizmann’ın dostu olması nedeniyle memnun olmuştur. Haliyle bu durum Filistinli Araplar tarafından endişeyle karşılanmıştır. Çünkü Filistin'in İngiltere desteğiyle bir Yahudi Yurdu’na dönüştürüldüğüne olan inançları artmıştır. Herbert Samuel’in birinci yılını tamamladığı Mayıs 1921 itibariyle Filistin'de iki toplum arasında gerginlik had safhaya ulaşmıştır.  İşte Bu çalışma İngiltere'nin Siyonistlere verdiği destek nedeniyle gelişen ve literatürde  “Yafa Olayları” olarak anılan, aslında Filistinli Arapların tepkilerini dile getirdikleri süreci incelemektedir. 

  1. YAFA OLAYLARININ NEDENLERİ

Filistin'de Nisan 1920’de gerçekleşen Nebi Musa olaylarının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen sular bir türlü durulmamıştır. Filistinli Arapların rahatsız olduğu temel konu Filistin'de Yahudi nüfusunun artması ve bu nüfusun İngiltere sivil yönetimi içerisinde görevler almasıydı. Samuel, hiçbir din ve ırk gözetmeksizin sivil yönetimde Yahudilere de yer vermiştir. Yahudiler özellikle nüfuslarının yoğun olduğu şehirlerin yerel yönetimlerinde görev yapmıştır. Bu sayede Siyonistler siyasal, ekonomik ve sosyal alanlarda yürüttükleri faaliyetlerini daha kolay gerçekleştirmiştir. Bu faaliyetlerin başında Yahudi göçlerinin organizasyonu, gelen insanların toprağa yerleştirilmesi ve o insanlara iş bulmak gelmekteydi.[12]

İngiliz idaresi altında Siyonistlerin en fazla faaliyet gösterdiği alan Herbert Samuel’in 1 Eylül 1920’de faaliyete geçirdiği Filistin Göç ve Seyahat Departmanıydı. Samuel, departman görevlerini; Filistin'e yapılan göçleri kontrol etmek ve düzenlemek, Filistin'e gelen yolcuların ayrılış ve yerleşme izinlerini belirlemek, Filistin'e yerleşenlere geçici vatandaşlık belgesi vermek şeklinde tanımlamıştır. Göç departmanının siyasi görevi ise Filistin'e düzenlenen Yahudi göçlerinin sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilmesiydi.[13]

Herbert Samuel, göç departmanı yönetim kadrosuna İngiliz ve Yahudilerden meydana gelen beş kişi atamıştır. Albay Morris, Göç Departmanı direktörlüğüne geçici olarak getirilmiştir. Filistin'e göçler çoğunlukla limanlar üzerinden düzenlenmiştir. Yafa limanı göç konusunda yoğun ve merkezi bir konuma sahiptir. Samuel,  N. I. Mindel’i Yafa limanı direktörü atamıştır. Kudüs ise göç ile gelenlerin takip edildiği ve kişilerin temel kayıt işlemlerinin gerçekleştirildiği merkezdi. Buradaki göç bürosu Dennis Cohen’in sorumluluğuna verilmiştir.[14] Göç Departmanı direktör yardımcılığına ise Albert Montefiore Hyamson getirilmiştir. Bu isimlerin hepsinin ortak özelliği Siyonist ideallere olan yakınlıklarıydı. Albert Hyamson, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere’de bulunan Dünya Siyonist Organizasyonu merkezinde aktif çalışan birisiydi. Ayrıca Hyamson, 1917’den beri Siyonist organizasyonun politik komitesinde Weizmann’ın danıştığı Siyonistler içerisindedir.[15] Haliyle bu atamalar Filistin'e düzenlenecek Yahudi göçlerini kolaylaştırmıştır. Göç departmanına Filistinli Araplardan herhangi bir görevli atanmamıştır. Herbert Samuel, Filistinli Arapları bu departmana dahil etmeyerek Yahudi göçlerinin duraksamasını önlemeye çalışmıştır.

Filistin Göç Departmanı´na yapılan Siyonist yanlısı atamaların yanı sıra Yüksek Komiserlik, Dünya Siyonist Organizasyonu’nu Yahudi göçleri konusunda yetkili tek resmi kurum olarak 1 Eylül 1920’de tanımıştır. Buna göre Siyonist Organizasyon yıllık 16.500 kişiyi Filistin'e göç ettireceğini taahhüt etmiştir. Siyonist Organizasyon, göç eden kişilerin Filistin'e gelmeleri, yerleşmeleri ve yaşamaları için gerekli tüm maddi desteği karşılamayı da kabul etmiştir.  Bu doğrultuda 1921 Yafa olayları sırasında üçüncü dönemine giren Yahudi göçlerinde 1 Ekim 1920’den 30 Nisan 1921’e kadar 8.030 Yahudi Filistin'e göç etmiştir. Bu rakamın % 62’sini erkekler, % 22’sini kadınlar ve  % 16’sını aile bakımına muhtaç çocuklar oluşturmuştur. Göç edenler sırasıyla Polonya, Rusya, Romanya, İngiltere, Asya’dan gelmiştir. Ayrıca aynı dönem aralığında 2.031 Yahudi kendi imkânlarıyla Filistin'e göç etmiştir.[16] Böylelikle Filistin’de Yahudi sayısı 80.000’i aşmıştır.[17]

Görüldüğü üzere üçüncü göç dalgasıyla gelen Yahudi sayısı Siyonistlerin taahhüt ettiği 16.500 rakamının çok altındadır. Ayrıca gelenlerin tamamı Filistin’deki herhangi bir iş kolunda çalışmak için gelmemiştir. Sayısal verilerde tespit edildiği üzere kadın ve çocuklar bu kategoriye dâhil edilmiştir. Herbert Samuel tarafından verilen desteğe rağmen Siyonistlerin bu başarısızlığının nedeni yeteri kadar finansal kaynak bulamayışlarıdır. Weizmann, Yahudi göçlerinin her yıl sabit bir şekilde devam edebilmesi için 2.000.000 milyon sterlin gerektiğini hesaplamış ve bu rakamın özellikle ABD’de yaşayan Yahudilerin bağışlarıyla karşılanabileceğini düşünmüştür. Weizmann, Temmuz 1920’de Londra’da gerçekleştirilen Siyonist konferansında bu fikrini ABD’li Siyonistlere açmasına rağmen Nisan 1921’e kadar göçler için sadece 100.000 sterlin toplanabilmiştir.[18]

Yahudi göçlerinin taahhüt edilen sayılara göre gerçekleşmemesi, göçlerin kontrolsüz bir şekilde legal ya da illegal yollardan devam etmesini beraberinde getirmiştir. Özellikle Polonya’da ve Doğu Avrupa’da yaşam standardının düşmesi göç etmek isteyen insanları tetiklemiştir. Bu durum Filistin ekonomik gelişimini sekteye uğratan süreci başlatmıştır.  Herbert Samuel, Yahudi göçleriyle Filistin'in nitelikli işçi ihtiyacının karşılanacağına dair beklentisinin gerçekleşmemesi ve gelenlerin çoğunun işsiz kalarak ülke ekonomisine ekstra yük bindirmesi nedeniyle arayışlara girişmiştir.1 Mayıs 1921’de meydana gelen Yafa olayları Herbert Samuel’e aradığı fırsatı sunmuştur.[19]

Filistin'e, üçüncü göç dalgasıyla gelen Yahudiler; ilk iki göç dalgası ile gelenlere nazaran, daha genç, Yahudi devletini kurma konusunda istekli kişilerdi. Aslında Filistin'e ibadet için değil kendilerine yeni bir devlet kurmak ve Siyonist bir toplum inşa etmek için gelmişlerdi. Aynı zamanda bu Yahudiler arasında sosyalist ideolojiyi hayat tarzı olarak benimseyen gruplar vardı. Filistin'e gelen Yahudiler taşıdıkları bu özelliklerin yanı sıra yeni örgütlenmelere gitmiştir. Üçüncü göç ile gelen sosyalist Yahudiler, 1920 yılı içerisinde Histadrut isimli işçi örgütünü ve Yahudileri korumak için Haganah isimli savunma teşkilatını kurmuştur. Müslüman ve Hristiyan Araplar, sosyal ve askeri örgütlenmelerin kurulması nedeniyle komünizmin Filistin'e girdiğine inanmıştır. Bu nedenle Filistinli Araplar kendi inanç ve yaşam tarzlarından farklı Yahudileri benimsememiş ve her iki grup arasında çeşitli zamanlarda gündelik hayata ilişkin küçük tartışmalar yaşanmıştır. Her tartışma neticesinde iki toplum arasındaki anlaşmazlıklar artmıştır. Toplumların tarihinde bireyin hayat tarzına yapılan müdahalelerin tepkiyle sonuçlandığına dair sayısız örnekler vardır. Araplar da yeni gelen Yahudilerde bu hissiyata kapılmıştır.[20]

Filistin'deki Yahudi varlığı kendisini devlet kurumlarında da göstermeye başlamıştır. Herbert Samuel'in Filistin'deki ilk yılında (1920-1921) şehir yönetimlerinde ve departmanlarda işe alınan Yahudi sayısı artmıştır. Buna göre hükümet departmanlarında çalışan kıdemli yönetici kadrosunda 14 İngiliz Yahudi’si ve 165 Hristiyan görev yapmıştır. Aynı kadroda Filistin kökenli 82 Hristiyan, 36 Yahudi, 63 Arap çalışmıştır. Departmanların bütün iş takibi ve planlamalarının yapıldığı bir alt kadroda ise 76 Hristiyan, 13 İngiliz Yahudi’si görev yapmıştır. Aynı kadroda Filistin kökenli 967 Hristiyan, 553 Yahudi, 521 Arap çalışmıştır.[21] Samuel'in, Yahudilere yoğun bir şekilde görev vermesinin temel dayanağı Balfour Deklarasyonu’nda verilen vaadi gerçekleştirmekti. Filistinli Araplar her gittikleri belediye ya da devlet kurumunda Yahudileri görmüş ve Yahudi Ulusal Evi için yoğun bir şekilde çalıştıklarına tanıklık etmiştir.

 

 

Departmanlar ve İl, İlçeler

Yönetici Kadrosu

Alt kadro

İngiliz

Filistinli

İngiliz

Filistinli

 

Hris.

 

Yah.

 

Hris.

 

Yah.

 

Müsl.

 

Hris.

 

Yah.

 

Hris.

 

Yah.

 

Müsl.

Beerşeba

2

-

-

-

-

-

-

3

2

2

Celile

5

-

-

-

-

-

-

15

4

1

Gazze

2

-

2

-

-

-

-

4

2

3

Yafa

4

-

2

1

1

1

-

12

6

2

Kudüs

6

1

3

1

2

2

-

21

7

-

Phoenicia

4

-

2

2

2

1

-

13

2

-

Samarya

4

-

1

-

1

1

-

8

-

4

Merkezi yönetim

2

1

-

-

-

3

1

-

-

1

Sekreter

7

1

-

-

-

12

4

10

9

4

Finans

2

-

1

-

-

2

-

3

-

-

Hukuk-Hâkim

9

2

5

9

39

1

-

20

33

119

Tarım-Balıkçılık

6

-

-

5

5

4

1

17

20

9

Antik eserler

2

-

-

2

1

3

-

-

-

-

Ticaret ve Endüstri

1

1

-

-

-

1

-

4

1

1

Gümrük

1

-

7

-

-

-

-

58

19

22

Eğitim

3

-

3

-

1

1

-

6

2

8

Göç ve Turizm

3

3

-

-

-

1

-

10

17

3

Toprak komisyonu

2

-

-

1

-

-

-

2

3

3

Toprak kayıt

1

-

2

-

-

-

-

10

18

31

Limanlar

3

-

-

-

-

1

-

4

3

1

Posta

12

-

-

-

-

-

-

156

144

56

Kamu Müşteri Tem

-

1

-

-

-

-

-

-

-

-

Sağlık

16

-

37

6

6

12

1

115

28

37

Güvenlik

20

1

5

1

2

5

-

31

18

7

Kamu çalışmaları

11

1

-

4

1

4

3

12

39

1

Gelir idaresi

2

-

7

-

2

-

-

58

6

97

Demiryolları

21

-

2

2

-

-

-

331

126

104

Depolar

1

1

-

-

-

5

1

6

18

5

Anket

2

-

-

-

-

-

-

1

-

-

Hazine

11

1

-

1

-

13

3

37

26

-

TOPLAM

165

14

82

36

63

76

13

967

553

521

 

Filistin Hükümeti Departman ve İl Yönetimlerinde Çalışan Filistinli Dini Grupların Dağılımı[22]

 

  1. YAFA OLAYLARININ GELİŞİMİ

Filistin’de herhangi bir departman, il yönetim bürolarında yada gündelik hayatta Yahudi görünürlüğünün artması neticesinde Araplar arasında Filistin'de İngiltere'nin desteğiyle Yahudi Ulusal Evi kurulacağına dair kuşkular hat safhaya çıkmıştır. İki toplumun bir biriyle çatışması için gerekli zemin oluşurken yaşanan bir olay süreci tetiklemiştir. İngiliz İdaresi, üçüncü göç ile gelen sosyalist Yahudilere 1 Mayıs 1921’de işçi bayramı nedeniyle yürüyüş yapmaları için resmi izin vermiştir. Tel Aviv ve Yafa’da gerçekleşen işçi bayramı yürüyüşü Filistin'in Sovyetler tarafından yönetilmesi için eyleme dönüşmüştür. Sosyalist grup, “çok yaşa Sovyet devrimi, çok yaşa sosyalist Filistin” sloganları atmıştır. Bu arada bu grubun ideolojik argümanlarına karşı çıkan 50 kadar Yahudi, komünist yürüyüşe karşılık vermiş ve Yahudiler arasında olaylar başlamıştır. İngiliz sivil yönetimi, kendi aralarında çatışan Yahudileri durdurmak için müdahale etmiştir.[23]

Yafa’da olaylar çıktığı anda, İngiliz Güvenlik Bürosuna bağlı görev yapan 10 komiser, 53 atlı ve 135 yaya polis vardır. Komiserler; 2 İngiliz,  5 Müslüman, 2 Hristiyan ve 1 Yahudi’den meydana gelmektedir. Bu polislerin nüfusa göre dağılımı ise 141 Müslüman, 19 Hristiyan ve 21 Yahudi şeklindedir. Ayrıca polislerin iki yıllık eğitimleri vardır. Sayılarının azlığı ve eğitim yetersizliği nedeniyle İngiliz Güvenlik Bürosunun yerel halktan meydana getirdiği polis gücü iki grup arasındaki olaylara müdahalede yetersiz kalmıştır.[24] Bu noktada Müslüman ve Hristiyan Araplar polislere yardım için harekete geçmiştir. Araplar kendi toprakları üzerinde çıkar çatışmasına giren Yahudilerle karşılaşınca iki toplum arasında şiddetli çatışmalar başlamıştır. Yafa’da başlayan olaylar hızlı bir şekilde civar yerleşimlere yayılmıştır. Yahudilerin vahşi bir katliam yaptığına dair dedikoduların artması Araplar arasında infiale neden olmuş ve olaylar çok hızlı yayılmıştır. Rehovoth, Petah Tikva, Hadera ve Yahuda gibi Yahudi yerleşim yerlerinde yoğun çatışmalar yaşanmıştır. Araplar, yeni gelen Yahudilerin kaldığı Yafa göçmen hoteline saldırmış, Yahudiler de Arap köylerine misilleme yapmıştır.[25]

Çatışmaların artması üzerine Fransa, İspanya ve İtalya başkonsolosları 2 Mayıs 1921’de Yafa’da bulunan İngiliz idare merkezine giderek durumun ciddiyetiyle ilgili İngiliz idarecileri uyarmıştır. Çünkü çatışma esnasında kendilerinin sorumluluğunda bulunan toplulukların zarar görmesi söz konusudur. Bir ara Fransa'nın Yafa’daki konsolosluk binasının bayrakları göstericiler tarafından indirilmeye çalışılmıştır. Konsolosluk çalışanları bu durumu çok zor engellemiştir. Yafa’da meydana gelen olaylar sadece civar yerleşimlere değil Arapların yoğun yaşadığı şehirlere yansımıştır. 1 Mayıs 1921’de Hayfa’da düzenlenen işçi bayramı gösterilerine 160 kadar Yahudi katılmıştır. Bu grubun gösterisi herhangi bir olay yaşanmadan sona ermiştir. Fakat daha sonra Sovyet devrimini savunan 50 kadar Yahudi tekrar eylem yapmıştır. İngiliz polisler derhal müdahale ederek bayraklarını ve posterlerini toplamıştır. Daha sonra Arap ve Yahudi ileri gelenleri arasında küçük bir görüşme olmuş ve çatışmalar son anda engellenmiştir. Anlaşmaya rağmen Yafa’dan gelen gerçek ve gerçek dışı şiddetli çatışma haberlerinin her iki toplum arasında olayların yaşanma riskini devam ettirmiştir.[26]

Gazze’de 4 Mayıs 1921’de olay çıkma ihtimaline karşılık İngiliz yöneticiler önlemler almıştır. Özellikle Yahudilerin yaşadığı yerlere silahlı polis gücü sevk edilerek iki toplumun karşılaşması engellenmiştir. Bunun yanı sıra İngiliz yöneticilerle Yafa olaylarıyla ilgili görüşen Arap ileri gelenlerine düzenli bir şekilde bilgi akışı sağlanmıştır.  Birüssebi’de daha önceden milliyetçi hareketlere mesafeli olan ve İngilizlere ılımlı yaklaşan Arap ileri gelenleri dahi Yafa’dan gelen haberlerden etkilenmiş ve tüm Filistinlilerin alacakları kararları koşulsuz destekleyeceklerini İngiliz yöneticilere aktarmışlardır. Nablus’ta ise Araplar bir temsilci grubu oluşturarak İngiliz yöneticilerle görüşmüştür. Yafa’da yaşananları öğrenmek için bir Müslüman ve Hristiyan Arap’ın Nablus’a getirilmesini istemişlerdir. Çünkü Nablus’lular İngiliz yöneticilerin yaptıkları resmi açıklamaları Siyonistlerin etkilediğini düşünmekte ve onlara inanmamaktaydılar. Hükümet yetkilileri taleplerini yerine getirememiş, Yafa’dan gerçek bilgileri alamamış ve Nablus’lulara aktaramamıştır. Bu nedenle Nablus’ta da sokak tepkileri başlamıştır.[27]

Şehirlerde gerilimli süreç yaşanırken Herbert Samuel Filistin genelinde sıkıyönetim ilan etmiştir. Samuel, Lloyd George tarafından Haziran 1920’de kendisine verilen başkomutanlık yetkisini ilk kez kullanarak, Akdeniz’de bulunan İngiliz savaş savaş gemilerine Yafa ve Hayfa limanlarına intikal etmeleri emrini vermiştir. Gemiler limanlara varana kadar olaylar ağır silahlı askeri araçlar ve hava saldırılarıyla durdurulmuştur. Samuel döneminde hava saldırılarının Filistin halkına karşı kullanılması da ilk kez yaşanmıştır. Samuel’in hava saldırılarına yönelmesinin temel nedeni olayların devam etmesi halinde Filistin'in ekonomik zararının artmasından endişe etmesidir. Kudüs'te görevli Albay Brunton, İngiltere Sömürgeler Bakanlığı’na yazdığı raporunda yaşanan olayın büyüklüğünü anlatmak için “Eğer İngiliz politikası değiştirilmezse bugünün çatışması yarının devrimi olacak” cümlesini kullanmıştır. Değiştirilmesi gereken İngiliz politikası Siyonistlere destek verme konusunun yeniden değerlendirilmesiydi.[28]

 

İL

Tarih

Araplar

Yahudiler

Ölü

Yaralı

Ölü

Yaralı

Yafa

1 Mayıs 1921

3

34

27

104

Yafa

2 Mayıs 1921

10

11

13

26

Yafa

3 Mayıs 1921

1

4

3

4

Petah Tikva

5 Mayıs 1921

14

-

4

12

Yahudiye

5 Mayıs 1921

14

15

-

-

Rehovot

6 Mayıs 1921

3

5

-

-

Hadera

6 Mayıs 1921

3

4

-

-

 

Toplam

48

73

47

146

İllere göre Yafa olaylarının hastane kayıtları[29]

 

Herbert Samuel’in askeri müdahalesi sonrasında 1 Mayıs 1921’de başlayan Yafa olayları 7 Mayıs 1921’de sona ermiştir. Filistin’deki İngiliz Sağlık Departmanı raporlarına göre 47 Yahudi, 48 Arap ölürken, 146 Yahudi 73 Arap yaralanmıştır. Bunun yanı sıra Herbert Samuel, olaylardan maddi zarar gören kişilerin tespiti için bir Arap ve Yahudi’den oluşan küçük bir komisyon kurmuştur. Buna göre, 450 adet dükkan, iş yeri vb. yer hasar görmüştür. Bunların maddi zararı ise 150.000 sterlindir. Samuel, zararın karşılanması için İngiliz hükümetinden yardım istemiştir. Fakat İngiliz hükümeti olaylarla ilgili soruşturmaların tamamlanmasını bekleyeceğini ifade ederek Samuel'in talebini ret etmiştir.[30]

 Çatışmalar durdurulmasına rağmen Filistin'de genel durumun kırılganlığı devam etmiştir. Çünkü Arapların tepki göstermesine neden olan Siyonist yanlısı İngiliz politikası devam etmektedir. Araplara göre Yahudi göçlerinin durdurulmaması İngiliz politikasının devam ettiğinin bir göstergesidir.[31] Bu nedenle Filistinli Arapların her yıl topladıkları Filistinli Araplar Kongresi Yürütme Kurulu 8 Mayıs 1921’de, “ülkede yıkıcı sürecin sona ermesi için Yahudi göçlerinin derhâl durdurulmasını” içeren bir telgrafı İngiltere kralına, Lord’lar ve Avam Kamarası’na, Papa, Fransa, ABD, İtalya İspanya yöneticilerine ve dışişleri bakanlıklarına çekmiştir. Telgraf gönderilirken Kudüs üzerinde ruhani hakka sahip ülkeler ve Siyonistlere destek veren devletler seçilmiştir.[32]Böylelikle Filistin'de yaşananlara dair Arapların tepkileri uluslararası kamuoyuna iletilmiştir. Filistin'de Siyonist yanlısı İngiliz politikasının devam ettirildiği sürece bölgeye huzur gelmeyeceğini anlayan Herbert Samuel, politika değişikliğine gitmeye karar vermiştir. Bu sayede Filistin'de artan Arap tepkisini dindirmeyi hedeflemiştir. Bu doğrultuda Yafa olaylarının şeffaf bir şekilde araştırılması için komisyon kurmuştur. Komisyon çalışmalarını 4 ay içerisinde tamamlamıştır. Samuel, diğer önemli kararını ise Yahudi göçleriyle ilgili vermiştir.  

 

  1. İNGİLİZ SİVİL YÖNETİMİNİN ALDIĞI ÖNLEMLER

 

  1. Yahudi Göçlerinin Askıya Alınması

Samuel, Filistin’de gerilimi azaltmak için ilk olarak ülke içinde olayların çıkmasına neden olan sosyalist Yahudileri Filistin’den deport etmiştir. Alınan karar Arapların beklentilerini karşılamazken Siyonistlerin tepkisine neden olmuştur. Samuel, aldığı önlemleri anlatmak için Filistin'de yaşayan tüm kesimlerin davet edildiği bir toplantı düzenlemek istemiştir. Fakat Siyonistler ve Araplar Samuel’in düzenleyeceği toplantıya katılmayacaklarını açıklamıştır. Samuel'in aradığı fırsat İngiltere kralının doğum gününün kutlanacağı tören ile gelmiştir. İngiltere’nin dünya çapında yönettiği kolonilerde her yıl bir gelenek şeklinde kralın doğum günü resmi bir tören ile kutlanmakta ve yerel halkın ileri gelenleri bu davete katılmaktaydı. Davet İngiliz Kralı’nın o bölge insanı için yazdığı mesajın okunmasıyla başlamaktadır. Daha sonra o bölgeyi yöneten İngiliz idareci bir konuşma yapmaktadır.[33]

Samuel de bu tören vesilesiyle Filistin'de yaşayan tüm kesimleri Kudüs hükümet konağına davet etmiştir. Samuel´in 3 Haziran 1921´de yaptığı konuşmada üç ana başlık vardı. İlk olarak Filistin'de ekonomi, güvenlik, eğitim, tarım ve hayvancılık alanlarında bir yıl içerisinde yapılanları anlatmıştır. İkinci konu Filistin’de gerilimi azaltmak için aldığı Yahudi göçlerinin durdurulması kararıdır. Konuşmasında vurguladığı üçüncü konu ise Balfour Deklarasyonu’yla ilgilidir.[34] Samuel, Arapların tepkilerini azaltmak amacıyla Yahudi göçlerinin geçici süreyle durdurulduğunu 3 Haziran 1921 itibariyle ilan etmiştir. Yahudi göçlerinin askıya alınması bir önceki yıl göç departmanının yaptığı düzenlemenin iptal edilmesidir. Aslında Samuel doğrudan Yahudi göçlerini yasaklamamıştır.[35]

Samuel, Siyonist organizasyona verilen 16.500 kişilik göç hakkını askıya alarak yeni bir süreci başlatmıştır. Buna göre Filistin'e kimlerin gelebileceği ve yerleşebileceği çeşitli şartlara bağlanmıştır. 3 Haziran 1921’den itibaren şu grupta yer alan kişiler Filistin'e gelme hakkına sahiptir. Filistin'e en fazla üç aylığına gezmeye gelen turistler, herhangi bir organizasyona bağlı olmadan Filistin'de yaşamak isteyen bireyler, Filistin'de kendi sermayesiyle iş yapmak isteyen meslek sahipleri, geri kalan hayatlarını Filistin'de geçirmek isteyen kadınlar, çocuklar ve yaşlılar, son yıllarda Filistin'e ibadet etmek amacıyla gelen ve kendi maddi durumunun olduğunu kanıtlayan bireyler ile özel uzmanlık isteyen işletmelerde istihdamının sağlandığını belgeleyen kişilerin Filistin'e gelmesine ve yerleşmesine izin verilmiştir. Bunların dışında yer alanlara Filistin'e giriş hakkı verilmemeye başlanmıştır.[36]

Samuel, 3 Haziran 1921’den itibaren göçlerin yukarıdaki şartlar çerçevesinde yapılacağını Avrupa’da yer alan limanlara iletmiştir. Bu karar öncesinde Filistin'e gelmek için başvuran ve Avrupa limanlarında bekleyen Yahudiler muaf tutulmuştur. Samuel, bu kararıyla Filistin'e giriş için verilen vizelerin şarta bağlandığını, toplu ve organize bir şekilde gerçekleştirilen göçlerin iptal edildiğini Araplara açıklamıştır. Bu noktada dikkat çeken husus Samuel'in yayınladığı kararda herhangi bir millet ya da din belirtilmemesidir. Bu nedenle şartları taşıyan her hangi bir Yahudi rahatlıkla Filistin'e girebilmiştir. Aslında Yahudi göçleri durdurulmamıştır. Sadece göçler şartlara bağlanmış ve sınırda denetim yoğunlaştırılmıştır. Samuel, bu göç sistemiyle nüfusu ve ülke ekonomisini kontrollü bir şekilde geliştirmeyi amaçlamıştır. Samuel, gümrük kapılarında bireysel göçleri kontrol eden yerel makamların yeniden belirlenmesine ve sınır geçişlerinde göç departmanından gönderilen listelerin dikkate alınmasına da karar vermiştir.[37]

Samuel'in kararı sonrasında Yahudi göçleri azalmasına rağmen durmamıştır. Bu azalmada Siyonistlerin Filistin’e göç ettireceği Yahudilere ekonomik imkân sağlayamaması etkilidir. 3 Haziran 1921’den göçlerin Sömürgeler Bakanlığı tarafından yeniden Siyonistlerin yetkili kılındığı 31 Aralık 1921’e kadar Filistin'e 4.784 Yahudi göç etmiştir. Bu kişiler başta Rusya, Polonya, Romanya, İngiliz dominyonları ve diğer ülkelerden Filistin'e gelmiştir.[38]

Samuel, 3 Haziran 1921 konuşmasında Arapların endişe kaynağı Balfour Deklarasyonu’na da değinmiştir. Samuel, Deklarasyon’da yer alan Yahudiler için Filistin'de bir ulusal ev kurulacağı cümlesini Arapların yanlış yorumladığını söylemiştir. Samuel, bu cümlenin “Müslümanlar açısından kutsal sayılan yerlerin onlardan alınarak yabancılara verileceğini” içermediğini ve İngiltere hükümetinin böyle bir niyeti taşımadığını ifade etmiştir. Samuel’e göre, Arapların yanlış anlamasının nedeni deklarasyonun İngilizce ’den Arapçaya çevrilirken yaşadığı anlam kaymasıdır[39]

Samuel, Balfour Deklarasyonu’nun “dünya çapında dağıtılmış bir şekilde yaşayan Yahudilerin, ekonomik kaynaklarını ve siyasal güçlerini, Filistin'i ve orada yaşayan insanları geliştirmek için kullanmak istemektedir.” şeklinde anlaşılması gerektiğini söylemiştir. Samuel'in, deklarasyonun çevirisinde hata var iddiasına Araplar inanmamıştır.[40] Samuel’in bu iddiasını çürütmek için 1921 öncesinde yaşanan birkaç olaya bakmak yeterlidir. Bilindiği üzere Siyonistlere destek verilmesinin sorunlara yol açacağını iddia eden ve Balfour Deklarasyonu’nu İngilizceden okuyarak bu sonuca ulaşan birçok devlet adamı ve hatta Yahudi asıllı kişiler vardır.

Balfour Deklarasyonu’nun yayınlanması için Temmuz-Eylül 1917 İngiliz kabinesinde düzenlenen toplantılarda Yahudi asıllı İngiliz devlet adamı Edwin Montagu deklarasyon içeriğine karşı çıkmıştır. Ona göre Siyonizm'e verilen destek Filistin'e huzurdan çok çatışma getirecektir. Diğer bir örnek ise deklarasyonun İngilizce metninin içerdiği anlamın 1918’den itibaren Fransa, ABD, İtalya ve Vatikan tarafından kabul edilmesidir. 24-26 Haziran 1920’de gerçekleştirilen San Remo Konferansı’nda yapılan tartışmalar neticesinde Filistin mandaterliğinin İngiltere’ye bırakılmasının ardında yatan nedenlerden birisi de deklarasyonu yayınlamış olmasıdır.[41] Bu gibi örnekler mevcut iken Araplar Samuel’in bu argümanına inanmamıştır. Samuel’in göçleri sınırlandırması ve deklarasyonun içeriğine dair yeni bir yorum getirmesi Siyonistler arasında tepkiyle karşılanmıştır. Dünya Siyonist Organizasyonu başkanı Weizmann, Dış İşleri ve Sömürgeler Bakanlığında Samuel aleyhine girişimlerde bulunmasına rağmen onu görevden aldıramamıştır. Araplar ise bu kadar basit bir göç düzenlemesi ve deklarasyonu kendilerinin yanlış anladığına dair iddialar karşısında bir kez daha hayal kırıklığı yaşamıştır.[42]

  1. Haycraft Soruşturma Komisyonu

Samuel'in Filistin'de var olan gerilimi azaltmak amacıyla aldığı diğer bir önlem ise Yafa olaylarını araştırmak üzere bir komisyon kurmasıdır. Samuel, Haycraft soruşturma komisyonunu Yafa olayları devam ederken kurmuş ve hazırlanan raporu Filistin Yüksek Komiserliği’nde yayınlamıştır. Samuel, raporu yayınlayarak liberal, şeffaf bir yönetime sahip olduğunu Filistinlilere kanıtlamak istemiştir. Samuel, soruşturmayı yürütmek üzere Filistin Baş Yargıcı Sir Thomas Haycraft, Kudüs vali yardımcısı H. C. Luke ve Filistin hukuk departmanından Mr Stubbs’u 7 Mayıs 1921’de görevlendirmiştir. Komisyon üç aşamalı bir soruşturma yapmıştır. Sir Thomas Haycraft, Samuel’e ilk raporu 1 Temmuz 1921’de, ikinci raporu 10 Ağustos 1921’de ve nihayet son raporu da 25 Ağustos 1921’de sunmuştur. Araştırma sonuçları ve önerileri 21 Eylül 1921’de Sömürgeler Bakanlığı’na gönderilmiştir.[43] Haycraft raporu, Filistin'de ilerleyen yıllarda gerçekleşen her olay sonrasında İngilizler tarafından kurulan komisyonlara bilgi kaynaklığı etmiştir.  

Haycraft raporuna göre, Osmanlı Devleti döneminde sahip oldukları ekonomik ve siyasal ayrıcalıkları kaybeden küçük bir Filistinli Arap grubu Siyonist karşıtlığına dayalı propaganda yapmıştır. Çünkü Filistin yerel yönetiminde çeşitli departmanlarda aktif olan Siyonistler Arapların ayrıcalıklı konumunu sarsmış ve ekonomik gelirlerini sonlandırmıştır. Filistin'de yaşanan karışıklık sayesinde Araplar İngiltere'nin Filistin yönetimini bitirerek eski günlerine geri dönmeyi planlamıştır. Bu hedef ile tüm Filistinli Arapları ayaklandırmayı göze almışlardır. Rapor değerlendirildiğinde bazı sorunları ihtiva etmektedir. Örneğin, rapor bu küçük gruba dair fazla bir veri içermemiştir. Bu durum doğruluk payının sorgulanmasını beraberinde getirmektedir. Bu iddia etrafında bakıldığında soruşturma komisyonu, Araplar arasında geniş çaplı, yoğun bir Yahudi düşmanlığının bulunmadığını, Arap karşıtlığının yapay ve yüzeysel bir yapı arz ettiğini öne sürmüştür. [44] Fakat Yafa olaylarının neredeyse bütün Filistin şehirlerine yayılması ve geniş bir Arap kitlesinin tepkisel eylemlere katılması komisyonun bu tespitini tartışmalı hale getirmiştir.

Soruşturma komisyonu, Samuel’e ve Sömürgeler Bakanlığına bazı politika değişiklikleri yapılması konusunda önerilerde bulunmuştur. İngiltere'nin Siyonistlerle Yahudi Ulusal Evi’ni kurmak amacıyla birlikte çalışması Filistin'de yaşayan tüm toplulukların çıkarını zedelemektedir. Buna göre Siyonist organizasyonun resmi danışman sıfatıyla Filistin'de faaliyet göstermesi rahatsız edicidir. [45] Bilindiği üzere İngiltere böylesi bir resmi danışmanlığı bölgede yaşayan Müslümanlar, Marunîler, Katolikler, Ortodokslar ve diğer gruplar için tanımlamamıştır. Samuel, neredeyse Filistin hakkında tüm sorunları, çözümleri, önerileri Siyonistlere danışmaktadır. Rapor Samuel’e tüm grupların yer alacağı bir yönetim modelinin kanunla belirlenmesini tavsiye etmiştir.[46]

Haycraft raporu, Arapların Yahudi göçlerine gösterdiği tepkileri ise haklı bulmuştur. Samuel’e Arapların Yahudi göçlerini ekonomik açıdan tehlikeli gördüğü rapor edilmiştir. Filistin'e yeni gelenlerin ekonomide rekabeti ortaya çıkardığı ve bu durumun Arapların maddi kaybıyla sonuçlandığı vurgulanmıştır. Raporda dikkat çekilen diğer nokta ise Siyonistlerin Araplar karşısında böbürlenmesi neticesinde Arapların rencide olduğudur. Bu duygunun nefreti körüklediği ifade edilmiştir. Bolşevik göçmenlerin denetim yetersizliğinden Filistin'e girdiği ve sosyoekonomik problemlere neden oldukları vurgulanmıştır. Nitekim Samuel aldığı önlemler ile sosyalist ve komünist göçmenleri Filistin’den çıkarmıştır. Çünkü Sömürgeler Bakanlığı Filistin’de Rusya’nın ideolojik alt yapısını savunan bir topluluk istememektedir. Bu durumun Ortadoğu genelinde bir çatışmaya neden olacağından korkmuşlardır. Hatta bir dönem Yafa olaylarını Rusya'nın organize ettiğine dair raporlar Londra’ya ulaşmıştır. Fakat Haycraft komisyonu Rusya'nın Filistin'de bu kadar geniş çaplı bir topluluğa sahip olmadığını tespit etmiştir.[47] 

Samuel, Haycraft komisyonu raporunu Filistin yönetiminin resmi yayını şeklinde bastırmıştır. Bu sayede Filistinli Arapların endişelerini gidereceğini düşünmüştür. Nitekim Samuel Ekim 1921’de raporun Araplar arasında olumlu karşılandığını Sömürgeler Bakanlığına rapor etmiştir. Rapor, Arap tezlerini dile getirerek kamuoyuna ilan edilmesi bakımından önemlidir. İlerleyen yıllarda Araplar, Haycraft raporunu Siyonistlere karşı propaganda malzemesi şeklinde kullanmıştır. Siyonistler ise Samuel’in Yafa olaylarından sonra aldığı kararlardan rahatsız olmuştur. Weizmann,  Haziran 1921’den itibaren Yahudi göçleri kısıtlanması, Balfour Deklarasyonu’nun yeniden yorumlanması ve Arapları destekleyen Haycraft Raporunun yayınlanması karşısında İngiltere'nin desteğinin azaldığına dair şüphelerini Sömürgeler Bakanı Winston Churchill’e aktarmıştır. Çünkü bu konular 1897’den itibaren belirli bir hedef ile Filistin'e yerleşmek isteyen Siyonist projeleri tehlikeye atma özelliği taşımaktadır. Sömürgeler Bakanı Churchill deklarasyonun Filistin'de Yahudi Ulusal Evi’nin kurulacağını taahhüt ettiği konusunda Weizmann’a garanti vermiştir. Churchill’in cevabıyla Haycraft Raporu tavsiyeleri hiçbir zaman gündeme alınmamıştır. Haliyle bu durum Arapların memnuniyetsizliğini devam ettirmiş ve Samuel'in Filistin'i yönetmesini zorlaştırmıştır.[48]

 

SONUÇ

 

İngiltere'nin, batılı bir milliyetçi grup olan Siyonistlere verdiği destek Filistin tarihi açısından telafisi mümkün olmayan sonuçları ortaya çıkarmıştır. İngiltere, Siyonistleri destekleyerek Süveyş kanalı, Hindistan hattında kendisiyle hareket eden bir yapı kurmuştur. Böylelikle 1897’de küçük bir grup olarak yola çıkan Siyonist Organizasyon, 1917’de uluslararası bir güç merkezine dönüşmüş ve daha sonrasında devletleşme noktasında hızla ilerlemiştir. Siyonist organizasyonun temel gayesi Filistin'de bir Yahudi yurdu kurulmasını sağlamaktır. Bu hedefin önemli aşamalarından birisi ise Filistin'e bir İngiliz Yahudi’sinin Herbert Samuel'in yönetici olarak atanmasıdır. Bu hamleyle Siyonistler Filistin'de merkezi otoritede söz sahibi bir konum elde etmişlerdir. 1917-1921 arası yaşanan bu süreçten Filistinli Araplar olumsuz etkilenmiştir.

Filistinli Arapların, uluslararası tanınırlık kazanmaları ve taleplerini dile getirmeleri İngiltere tarafından engellenmiştir. Fakat 1921 Yafa olayları yeni bir süreci başlatmıştır. Filistinli Arapların, yaşam alanlarının ellerinden kayıp gittiğini canlı bir şekilde gözlemlemesi onları harekete geçirmiştir. Böylelikle tepkilerini Yafa olaylarıyla dile getirmişlerdir. Yafa olayları, İngiltere’nin 1917 Balfour Deklarasyonu’na bağlı geliştirdiği Filistin politikasını gözden geçirmeye mecbur etmiştir. Yafa olayları sonrasında İngiliz Sivil İdaresi, Filistin'i yönetmek istiyorsa Arapları göz ardı etmemesi gerektiğini anlamıştır. Bu nedenle Herbert Samuel, 1921’den sonra Filistin'de yaşayan tüm kesimleri kapsayan adımlar atmıştır.

Filistinli Arapların topraklarını korumak adına gösterdikleri kitlesel tepki ilerleyen yıllarda örgütlenmelerini kolaylaştırmıştır. Yafa olayları esnasında toplanan Filistinli Araplar Kongresi Yürütme Kurulu belirli bir dönem bu kitlesel tepkiyi organize etmiştir. Yafa olayları sayesinde Filistinli Araplar arasında Siyonistlere karşı ortak tepki verilmesi gerektiği düşüncesi hâkim olmuştur. Bu sayede Hristiyan ve Müslüman Araplar beraber hareket etmeye başlamışlardır. 1921’den sonra Filistin'deki Arap siyaseti daha örgütlü ve kurumsal bir hal almıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

 

Arşiv Kaynakları

 

FO\371\3083 Document No: 88, Declaration of sympathy authorised by The War Cabinet, 31 October 1917.

 

FO/371/5205/ E. 7101/1136/Earl Curzon to Sir Herbert Samuel (Jerusalem), 19 Haziran 1920.

FO/371/ 5121/ E 8599/85/44, Sir Herbert Samuel to Earl Curzon, 21 Temmuz 1920.

FO/371/5121 E: 11947/86/441, Sir H Samuel, Jerusalem, to Earl Curzon, 13 September 1920

FO/141/742: E/7350/35/88, Sir Herbert Samuel’s Speech delivered at Jerusalem, 3 June 1921.

FO 141/439/2, Herbert Samuel, Speech on the King’s Birthday, 3 Haziran 1921.

CO/733/3/30264, Samuel to Churchill Report on the Political Situation in Palestine For May 1921, 6 Haziran 1921.

 

CO/733/3/30264 Despatch no. 234, Samuel to Churchill Report on the Political Situation in Palestine, 18 July 1921.

 

CAB\24\24\71, Edwin Montagu, The Anti-Semitism of the Present Government, 23 August 1917.

CAB\24\28\63, Edwin Montagu, Zionism, 9 October 1917.

 

Government of Palestine Report, Report on Palestine Administration 1921, Printed & published by His Majesty's Stationery Office (HMSO), London, 1922.

 

Government of Palestine Report, Report on Palestine Administration July 1920-December 1921, Printed & published by His Majesty's Stationery Office (HMSO), London, 1922.

 

Yayınlanmış Arşiv Kaynakları

 

CMD. 1499, Interim Report on the Civil Administration of Palestine during the year ended 30th June 1921,His Majesty Staionary Office, London, 1921.

 

CMD. 1540, Report of the Commission of Enquiry into the disturbances in Palestine in May 1921 with correspondence relating thereto (Disturbances), His Majesty’s Stationery Office, London, 1921.

 

Foreign Relations of the United States, the Paris Peace Conference 1919, Usa Goverment Printing Office, Washington 1943, Vol. 3.

 

Gazeteler

The Times, 7 Nov 1917.

The Times, 26 April 1920.

The Times, 27 April 1920.

The Times, 1-7 May 1921 

 

Kitaplar ve Makaleler

 

Cambridge Archive Editions, The Middle East İntellıgence Handbooks Palestine and Transjordan, Printed By CPI Antony Rowe, Oxford, 1987.

 

Canan, Tevfik, Mohammedan Saints and Sanctuaries in Palestine, Ariel Publishing House, Jerusalem, 1927. 

 

Cohen, Michael J., Britain’s Moment in Palestine Retrospect and Perspectives 1917-48, Routlegde, London, 2014.

 

Caplan, Neil, Palestine Jewry and the Arab Question 1917-1925, Routledge, London, 2015.

 

Elpeleg, Zvı, Filistin Ulusal Hareketinin Kurucusu Hacı Emin El-Hüseyni, çev. Dilek Şendil, İletişim yayınları, İstanbul.

 

Fromkin, David, Barışa Son Veren Barış, çev. Mehmet Harmancı, Epilson yayınları, İstanbul, 2004.

 

Huneidi, Sahar, A Broken Trust Herbert Samuel, Zionism and the Palestinians 1920-1925, I.B.Tauris Publishers, London, 2001.

 

Hyamson, Albert M., Palestine Under The Mandate 1920-1948, Methuen, London, 1920.

 

Lıtvınoff, Barnet,The Letter and Papers of Chaim Weizmann, Transaction Books Rutgers Unıversıty Israel Uıversıtıes Press, Jerusalem, 1983.

 

Mossek, M., Palestine İmmigration Policy under Sir Herbert Samuel British Zionist and Arab attitudes, Frank Cass, London, 1978.

 

McCarty, Justin, The Population of Palestine Population History and Statistics of the Late Ottoman Period and Mandate, Columbia Unıversty Press, Newyork, 1990.

 

Olcay, Osman, Sevres Antlaşmasına Doğru Çeşitli Konferans ve Toplantıların Tutanakları ve Bunlara İlişkin Belgeler, Ankara Üniversitesi SBF Yayınları, Ankara 1981.

 

Öke, Mim Kemal, Siyonizm’den Uygarlıklar Çatışmasına Filistin Sorunu, İstanbul, 2002, Ufuk Kitapları.

 

Porath, Yehoshua, The Emergence of the Palestinian-Arab National Movement 1918–1929, Cass, London, 1974.

 

Reynold, Nick, Britain’s Unfulfilled Mandate for Palestine, Lexıngton Books, London, 2014.

 

Sachar, Howard M., A History Of Israel, Alfred A. Knoff, Newyork,1989.

 

Samuel, Viscount Sir Herbert, Memoirs, Cresset Press, London 1945.

 

Segev, Tom, One Palestine Complete Jews And Arabs Under The Brıtısh Mandate, Abacus, London, 2000.

 

Shaw, Stanford J., Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nde Yahudiler, çev. Meriç Sobutay, Kapı Yayınları, 2008.

 

Smith, Charles, Palestine and the Arab-İsraeli Conflict a History with Document, Bedford/St. Martins, Boston, 2013.

 

Storrs, Sir Ronald, Memoırs, Putnam's Sons, New York, 1937.

 

Taylor, Alan R., İsrail'in Doğuşu 1897-1947 Siyonist Diplomasinin Analizi, Pınar Yayınları, İstanbul, 2001.

 

Tessler, Mark, A History of the İsraeli-Palestinian Conflıct, Indıana Universıty Press, USA, 1994.

 

Wasserstein, Bernard, Herbert Samuel and the Palestine Problem, The English Historical Review, october 1976, Vol 91, No. 361, s.753-775

 

Ettinger, Shmuel and Israel Bartal, the Fisrt Aliyah İdeological Roots and Practical Accomplishments, içinde Jehuda Reinharz and Anita Shapira, Essential Papers on Zionism, Cassel, London, 1996, s. 63-94.

 

Gorny, Yosef, Changes in the Social and Political Structure of the Second Aliya between 1904 and 1940, içinde Jehuda Reinharz and Anita Shapira, Essential Papers on Zionism, Cassel, London, 1996, s. 371-422.

 

 

 

 

 


[1] Osmanlı Devleti'nin Filistin dışındaki topraklarında yaşayan Yahudiler, Siyonistler gelene kadar siyasi bir konuya bağlı sorunla karşılaşmamıştır. Bkz. Stanford j. Shaw, Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nde Yahudiler, çev. Meriç Sobutay, Kapı Yayınları, 2008, s. 148.    

[2] Alan R. Taylor, İsrail'in Doğuşu 1897-1947 Siyonist Diplomasinin Analizi, Pınar Yayınları, İstanbul, 2001, s. 16, 18.

[3] Mim Kemal Öke, Siyonizm’den Uygarlıklar Çatışmasına Filistin Sorunu, İstanbul, 2002, Ufuk Kitapları, s. 33, 56.

[4] Weizmann’ı çeşitli tarihlerde İngiliz devlet adamlarıyla tanıştıran kişi Cyril P. Scott’dır Howard M. Sachar, A History Of Israel, Alfred A. Knoff, Newyork,1989, s. 98, Barnet Lıtvınoff ,The Letter and Papers of Chaim Weizmann, Transaction Books Rutgers Unıversıty Israel Uıversıtıes Press, Jerusalem, 1983 s. 122.

[5] İngiltere Savaş Kabinesinin 31 Ekim 1917’de ki toplantısında alınan Balfour Deklarasyonu metni için bkz. FO\371\3083 DOCUMENT NO: 88, Declaration of sympathy authorised by The War Cabinet, 31 October 1917.

[6] Siyonistlerin Paris Barış Konferansı’ndaki sunumları ve kendi aralarında yaşadıkları tartışmalar için bkz. Foreign Relations of the United States, the Paris Peace Conference 1919, Usa Goverment Printing Office, Washington 1943, Vol. 3, s. 161-170, Şerif Faysal’ın Paris Barış Konferansı’ndaki sunumu için bkz. Foreign Relations of the United States, the Paris Peace Conference 1919, Usa Goverment Printing Office, Washington 1943, Vol. 3, s. 888,

[7] Weizmann ve Sokolow San Remo’dan istediklerini aldı. The Times, 26 April 1920, s. 15, Yahudiler, İngiltere sokaklarında San Remo konferansı kararlarını kutladı. The Times, 27 April 1920, s. 15-16.

[8] Michael J. Cohen, Britain’s Moment in Palestine Retrospect and Perspectives 1917-48, Routlegde, London, 2014, s. 86, Sir Ronald Storrs, Memoırs, Putnam's Sons, New York, 1937, s. 347-349, Zvı Elpeleg, Filistin Ulusal Hareketinin Kurucusu Hacı Emin El-Hüseyni, çev. Dilek Şendil, İletişim yayınları, İstanbul, s. 28, Filistin genelinde bulunan kutsal mekanlar adına düzenlenen şenlikler için bakınız. Tevfik Canan, Mohammedan Saints and Sanctuaries in Palestine, Ariel Publishing House, Jerusalem, 1927.  

[9] Elie Kedourie, Sir Herbert Samuel and the Goverment of Palestine, Middle Eastern Studies, Vol. 5/1, s. 44, Neil Caplan, Palestine Jewry and the Arab Question 1917-1925, Routledge, London, 2015, s. 65.

[10] Atanma belgesi için bkz. FO/371/5205/ E. 7101/1136/Earl Curzon to Sir Herbert Samuel (Jerusalem), 19 Haziran 1920.

[11] FO/371/ 5121/ E 8599/85/44, Sir Herbert Samuel to Earl Curzon, 21 Temmuz 1920, s. 5

[12] Viscount Sir Herbert Samuel, Memoirs, Cresset Press, London 1945, s.169, Yehoshua Porath, The Emergence of the Palestinian-Arab National Movement 1918–1929, Cass, London, 1974, s.60.

[13] M. Mossek, Palestine İmmigration Policy under Sir Herbert Samuel British Zionist and Arab attitudes, Frank Cass, London, 1978, s. 7

[14] Nick Reynold, Britain’s Unfulfilled Mandate for Palestine, Lexıngton Books, London, 2014, s. 159.

[15] Albert M. Hyamson, Palestine Under The Mandate 1920-1948, Methuen, London, 1920, s. 51, Albert Montefiore Hyamson 1917’den itibaren Siyonist organizasyonun politik komitesinde görev almıştır. Litvinoff, a.g.e., s 155.

[16]FO/371/5121 E: 11947/86/441, Sir H Samuel, Jerusalem, to Earl Curzon, 13 September 1920, Government of Palestine Report, Report on Palestine Administration 1921, Printed & published by His Majesty's Stationery Office (HMSO), London, 1922, s. 128, Siyonistler, Yahudilerin yerleşmek için bir ülkeden Filistin'e düzenledikleri göçlere yükseliş manasına gelen Aliya kavramını kullanmıştır. 

[17] Shmuel Ettinger and Israel Bartal, the Fisrt Aliyah İdeological Roots and Practical Accomplishments, içinde Jehuda Reinharz and Anita Shapira, Essential Papers on Zionism, Cassel, London, 1996, s. 69-70,  Tarihte Filistin'e düzenlenen beş büyük Yahudi göçü vardır. İlk iki Aliya neticesinde Yahudiler tarıma dayalı toplu yerleşim yeri manasına gelen Kibbutz’ları ve Yahudi nüfusunun yoğun yaşadığı Tel Aviv gibi şehirleri kurmuştur. Yosef Gorny, Changes in the Social and Political Structure of the Second Aliya between 1904 and 1940, içinde Jehuda Reinharz and Anita Shapira, Essential Papers on Zionism, Cassel, London, 1996, s. 373-375, İngiliz yönetimi tarafından 1922’de gerçekleştirilen nüfus sayımına göre Filistin'de 752,048 kişi vardır. Bunların dini gruplara göre dağılımı; 572,992’si Müslüman, 83,794’ü Yahudi, 73,024’ü Hristiyan, 7,028’ü Dürzi ve 2,446’sı diğer şeklindedir. Daha ayrıntılı tablo için bkz. Justin McCarty, The Population of Palestine Population History and Statistics of the Late Ottoman Period and Mandate, Columbia Unıversty Press, Newyork, 1990, s. 29-30.

[18] Sachar, a.g.e., s.141, Litvinoff, a.g.e., s. 408, Government of Palestine Report 1921, a.g.e., s. 128

[19] Mossek, a.g.e.,17-19, Sachar, a.g.e., s.125,

[20] Cambridge Archive Editions, The Middle East İntellıgence Handbooks Palestine and Transjordan, Printed By CPI Antony Rowe, 1987, Oxford, s. 116, 120, Mark Tessler, A History of the İsraeli-Palestinian Conflıct, Indıana Universıty Press, USA, 1994, s.165, Tom Segev, One Palestine Complete Jews And Arabs Under The Brıtısh Mandate, Abacus, London, 2000, s. 180.

[21] CMD. 1499, Interim Report on the Civil Administration of Palestine during the year ended 30th June 1921,His Majesty Staionary Office, London, 1921, s. 25.

[22] CMD 1499, s. 25.

[23] CMD. 1540, Report of the Commission of Enquiry into the disturbances in Palestine in May 1921 with correspondence relating thereto (Disturbances), His Majesty’s Stationery Office, London, 1921, s. 20,23, Segev, a.g.e., s. 168.

[24] Government of Palestine Report, Report on Palestine Administration July 1920-December 1921, Printed & published by His Majesty's Stationery Office (HMSO), London, 1922, s. 97-99, CMD 1499, s. 47-50.

[25] Cmd, 1499, s. 49, Sahar Huneidi, A Broken Trust Herbert Samuel, Zionism and the Palestinians 1920-1925, I.B.Tauris Publishers, London, 2001, s. 128, Yafa olaylarıyla ilgili genel literatürde Müslüman Araplar ile Yahudilerin çatıştığına dair bilgiler vardır. Fakat Yafa olaylarında Hristiyan Araplar da Yahudilerle çatışmıştır. Charles Smith, Palestine and the Arab-İsraeli Conflict a History with Document, Bedford/St. Martins, Boston, 2013, s. 107, David Fromkin, Barışa Son Veren Barış, çev. Mehmet Harmancı, Epilson yayınları, İstanbul, 2004,  s. 441.

[26] CO/733/3/30264, Samuel to Churchill Report on the Political Situation in Palestine For May 1921, 6 Haziran 1921.

[27] CO/733/3/30264 May 1921 Report, Porath, a.g.e., s. 60.

[28] Huneidi, a.g.e., s. 128, Cmd. 1540, s. 10, 25 ve 42, Caplan, Palestine Jewry..a.g.e., s. 86.

[29] CMD, 1540 s. 60.

[30] CO/733/3/30264 Despatch no. 234, Samuel to Churchill Report on the Political Situation in Palestine, 18 July 1921.

[31] Cmd, 1540 s. 60, Segev, a.g.e., s. 183, Sachar, a.g.e., s. 174.

[32] Bernard Wasserstein, Herbert Samuel and the Palestine Problem, The English Historical Review, october 1976, Vol 91, No. 361, s. 766, Huneidi, a.g.e., s. 129.

[33] Cohen, a.g.e., s. 118, Huneidi, a.g.e., s. 130.

[34] FO/141/742: E/7350/35/88, Sir Herbert Samuel’s Speech delivered at Jerusalem, 3 June 1921, s. 1,Samuel'in Kralın doğum günü konuşmasını içeren diğer belge için bkz. FO 141/439/2, Herbert Samuel, Speech on the King’s Birthday, 3 Haziran 1921, Caplan, Palestine Jewry..a.g.e., s. 88.

[35] Aynı dönem içerisinde kendi imkanlarıyla Avrupalı devletlerden edindikleri vizeler ile 2.031 Yahudi Filistin'e göç etmiştir. Government of Palestine Report, Report on Palestine Administration July 1920-December 1921, Printed & published by His Majesty's Stationery Office (HMSO), London, 1922, s. 127.

[36] Government of Palestine Report, a.g.e., s. 127, FO/141/742: E/7350/35/88, s. 3.

[37] Government of Palestine Report, a.g.e., s. 128, FO/141/742: E/7350/35/88, s. 3.

[38] Government of Palestine Report, a.g.e., s. 128.

[39] FO 141/439/2, Herbert Samuel, Speech on the King’s Birthday, 3 Haziran 1921, Kedourie, a.g.m., s. 46.

[40] FO 141/439/2, Herbert Samuel, Speech on the King’s Birthday, 3 Haziran 1921.

[41] Edwin Montagu’nun Balfour Deklarasyonu’nun İngilizce metnini okuyarak eleştirdiği raporu için bkz.  CAB\24\24\71, Edwin Montagu, The Anti-Semitism of the Present Government, 23 August 1917, CAB\24\28\63, Edwin Montagu, Zionism, 9 October 1917, s. 1-4. San Remo Konferansı’nda Balfour Deklarasyonu’nun İngilizce metni üzerinden değerlendirilmiş ve içeriği Filistin'i yöneten güç için ana metin kabul edilmiştir. Osman Olcay, Sevres Antlaşmasına Doğru Çeşitli Konferans ve Toplantıların Tutanakları ve Bunlara İlişkin Belgeler, Ankara Üniversitesi SBF Yayınları, Ankara 1981, s. 548

[42] Huneidi, a.g.e., s. 132-133, Segev, a.g.e., s. 194. 

[43] Cmd. 1540, Report of the Commission of Enquiry into the disturbances in Palestine in May 1921 with correspondence relating thereto (Disturbances), His Majesty’s Stationery Office, London, Ekim 1921, Wasserstein, a.g.e., s. 187.  

[44] Cmd. 1540, Haycraft Report, s.43, Wasserstein, a.g.m., s. 767.

[45] Cmd. 1540, Haycraft Report, s.50, Cohen, a.g.e., s. 87.

[46] Cmd. 1540, Haycraft Report, s.44, Fraser, a.g.e., s. 265.

[47] CMD. 1540, Haycraft Report, s.51, Caplan, Palestine Jewry..a.g.e., s. 94.

[48] Litvinoff, Weizmann papers,.a.g.e., s. 321-322, Wasserstein, a.g.m., s. 769.

Bu haber toplam 2627 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim