• İstanbul 25 °C
  • Ankara 26 °C

D. Mehmet Doğan: Dergicilik ve Akademik Dergicilik

D. Mehmet Doğan: Dergicilik ve Akademik Dergicilik
Dergicilikle alâkamız yarım asrı geride bıraktı. Orta okulda bazı dergileri takip etmekle işe başlamıştık.

İlk yazılı eserlerimiz liseli yıllarımızda dergilerde yayınlanmış ve nihayet Türkiye’nin önemli bir fikir dergisinin yeni bir yayın dönemini başlatarak süreci tamamlamıştık.

O tarihten itibaren yine dergilerle ilgilenmeye, dergilerde yazmaya devam ettik. O yıllarda akademik dergiler çok nâdirdi ve ancak bazı köklü yüksek öğretim kurumları tarafından yayınlanırdı. Bu anlamda hatırımdan çıkmayan, kütüphanemde bazı sayılarını sakladığım, İktisat Fakültesi Mecmuası, Hukuk Fakültesi Mecmuası, Sosyoloji Dergisi ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi bu tür yayınların en belli başlıları idi. İlk üç dergi, İstanbul Üniversitesi’nin yayınıdır, sonuncusu ise Ankara’ya taşınarak Ankara Üniversitesi bünyesine alınmış olan bir fakültenin dergisidir.

Bunlara belki Tarih Enstitüsü Dergisi, Türkiyat Dergisi ve Belleten de eklenebilir.

Bu dergilerin yayın devirleri (periyod) hakkında bir şey söylemek zor. Yılda birkaç tane, fakat gayri muntazam çıkanları olduğu gibi, bazı yıllar hiç yayınlanmayanları da vardı.

Türkiye’de yüksek öğretimin yaygınlaşmasına paralel olarak akademik dergi yayıncılığına da ihtiyaç artmış, bununla birlikte üniversitelerimiz dergi yayıncılığında ciddi bir gelişme sağlayamamışlardır. Yukarıda zikredilen ve gerçekten kaliteli sıfatını hak eden dergilerin yanında, 1980’lerden sonra yayınlanan üniversite dergileri çok kifayetsiz kalır. Buna rağmen, üniversite sayısı artmaya devam etmekte, akademik personel de aynı hızla çoğalmaktadır. Bu hususta ortaya konulan kriterler, akademik dergi yayıncılığını teşvik hatta tahrik etmiştir. İki binli yıllarda akademi dışına akademik dergiler çoğalmaya başlamış, hatta akademik unvan alma ihtiyacı içinde olan kalabalık bir kitlenin varlığı bu alanı ticarileştirmiştir.

İşte Türkiye Yazarlar Birliği’nin akademik bir dergi çıkarma macerası böyle bir dönemde başlar. Üniversite dergilerinin kapalı devre yayıncılığı dışında olduğu kadar, piyasanın ticarileşmiş dergiciliğinin de dışında bir dergicilik anlayışı ile TYB Akademi dergisi yayınlanmaya başlanmıştır.

Bu tarz bir derginin yayınlanması konusunda karar vermemiz epeyce sürüncemede kaldıktan sonra mümkün olmuştur. Bu konuda ısrarcı olan gençlere, derginin yükünü üstlenmeleri halinde böyle bir işe girişebileceğimizi şart olarak ortaya koymamıza rağmen birkaç sayı sonra gençler arasındaki ihtilaflar, dergi yükünün omuzlarımıza binmesine yol açmıştır. Neyse çok uzun sürmeyen bu dönemden sonra, gençlerin sorumluluğu altında TYB Akademi’yi yayınlamaya devam ettik. Yayınını yönetme sorumluluğunu üstlenen genç arkadaşlarımız birkaç yılda bir nöbeti yeni arkadaşlara devrederek dergiyi sürdürüyorlar.

Dergimiz başlangıçta konu ağırlık olarak düşünülmüştür. Nitekim Gazali’den başlıyarak bazı büyük şahsiyetlerle ilgili sayılarla birlikte, konu ağırlıklı sayılarımız da olmuştur. Son sayılarımızda konu dışı yazılara da yer vererek bu husustaki tavrımızı ortaya koymaya çalıştık. Bir sosyal ilimler dergisi olarak çeşitli alanlarla ilgili makalelere yer vermenin gereğine inanıyoruz. Elbette bu konu ağırlıklı yayından tamamen vaz geçtiğimiz anlamına gelmiyor.

Bu 33. sayımız. Böylece 11. yılımızı tamamlıyoruz, bu sayıda hem günümüzle doğrudan ilgili makaleler yer alıyor, hem de geçmişten günümüze doğru seyreden konularla ilgili yazılar bulunuyor.

Malûm, kovid/taçkıran salgınında ikinci yılı tamamlamak üzereyiz. Konuyla ilgili makalede, dönemin bir zarureti haline gelen çevrimiçi öğretim ele alınıyor. Benim dikkatimi çeken husus, bu dönemde müstakil evlerde yaşayan öğrencilerin salgın sırasında apartmanlarda yaşayanlara göre kendilerini daha serbest, güvenli ve verimli hissettiklerinin ortaya çıkması. Bu sonuç, aslında büyükşehirlerde gittikçe güçleşen müstakil evlerde hayat sürme hedefinin akıldan çıkarılmaması gerektiğini gösteriyor. “Modern ve gelenekselin birlikteliği: İsmail Habip Sevük’ün Sümer Kent ideali ve Safranbolu Antep sokağı mekânsal kültürü” makalesi ise yakın dönemde taşrada bu meseleye çözüm bulma cabalarından birini gözler önüne seriyor.

Ego sistemden eko sisteme çevre bilincine yönelik dinî referanslar, Dayton’dan sonra Bosna’da etnik çatışmanın aldığı şekli inceleyen yazılar, bugünümüzle ilgili metinler.

Anadolu Selçuklu medrese mimarisinin gelişim sürecinde merkezileşmenin rolü ve etkileri ise tarihimizle ilgili bir hatırlatma. Türklerin 11. yüzyılda İslâm âleminde birliği sağlamaları, merkezî otoriteyi tesis etmeleri, cihan hâkimiyeti mefkûresi ve bunun mimariye yansıması gibi daha kapsamlı bir çerçeveye oturtuluyor.  Üniversite öğrencileri, sigara ve dini yasak, Osmanlı döneminde Mostar vakıfları üzerinde üçüncü sektör sorgulaması bu sayının yazıları arasında yer alıyor.

TYB Akademi 33. Sayı / Eylül 2021

Bu haber toplam 824 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim