• İstanbul 19 °C
  • Ankara 20 °C

D. Mehmet Doğan: TYB Akademi’nin 10. Yılı

D. Mehmet Doğan: TYB Akademi’nin 10. Yılı
TYB Akademi’nin 10. yılındayız, dokuz yıl boyunca yayınımızı aksatmadan sürdürdük. Yayına başlarken Türkiye Yazarlar Birliği için TYB Akademi’nin gecikmiş bir başlangıç olduğu görüşünde idik, görüşümüzde haklı olduğumuzu yayın sürecinde bir daha gördük.

Türkiye Yazarlar Birliği, birçok kalıcı faaliyetleriyle 40. yılını tamamladı ve bugünler geldi. Onuncu yıla ulaşmış dergimiz de bu seriden bir çaba olarak değerlendirilmelidir.

Türkiye’de yüksek öğretim son 20 yılda daha önceki dönemlerle kıyaslanamayacak bir yaygınlık kazandı. Artık Türkiye’nin bütün şehir merkezlerinde üniversite var. Buna paralel olarak büyük şehirlerde kümelenmiş bir hayli vakıf/özel üniversite de faaliyette. Bu hızlı yaygınlaşmanın artıları ve eksileri vardır elbette. Bu artı ve eksiler üzerinde düşünülerek yüksek öğretimimize yön vermemiz gerektiği şüphesizdir.

Üniversitelerimizin kendi açımızdan dikkat çeken eksiklikleri kütüphane ve yayındır. En büyük ve köklü üniversitelerimizin bile kütüphanecilik ve yayıncılık konusunda çok başarılı olduğu söylenemez. Bazı üniversitelerde öğrenci başına bir kitap bile düşmemektedir. Kaldı ki, yeni üniversiteler önceliği bina yapımına vererek, kütüphane teşkilinin zaruretini göz ardı etmektedir. Batı âlemindeki üniversitelerden, onların başarılarından söz edilirken, bu sonuçta kütüphanelerinin ve yayınlarının payı da dikkatten kaçmaktadır.

Akademik dergi yayıncılığının üniversitelerle sınırlı kalmasını savunanlardan değiliz. Üniversite dergilerinin hem kapalı devre yayıncılık olarak kalması, idarî ve teknik meseleleri kolay kolay aşamaması, başarılı dergilerin varlığını sınırlamaktadır. Şimdi akılda kalan üniversite dergisi var mıdır sorusuna, kolaylıkla olumlu cevap verilemez.

İlk sayımız, İslâm ilim ve düşünce tarihinin gerçek mânasıyla önemli bir şahsiyetinin 900. Yılına tahsis edilmişti. Bininci yılında Ebu Hamid Muhammed el-Gazâlî’nin akademik çerçevede hatırlanması yönünde bu çabamızın güzel bir başlangıç olduğu kanaatindeyiz. Bu güzel başlangıçtan sonra, bütün sayılarımızı konu ağırlıklı olarak yayınladık. İkinci sayımızı Evliya Çelebi’ye, üçüncü sayımızı ise1921’de Ermeni komitacılar tarafından katledilen büyük fikir adamı, Osmanlı’nın son sadrazamlarından Said Halim Paşa’ya tahsis etmiştik. Dördüncü sayımızı 2012 Ocağında İslâm dünyasının “Arap baharı” ile dalgalandığı bir dönemde “Çağdaş İslâm Düşüncesi” özel sayısı olarak çıkardık.

Vefatının 50. Yılında Ahmet Hamdi Tanpınar’ı unutmadık ve 5. sayımızı bu büyük edebiyatçımıza ayırdık. “Balkan Savaşının 100. Yılında Büyük Göç ve Muhaceret Edebiyatı” 6. sayımızın konusu idi. 7. sayımız “Yaşayan Düşünce Adamları”na ayrılmıştı. Akademinin geçmişle meşgul olmayı esas aldığı düşünülürse, bu sayımızın farkı anlaşılabilir.

Takib eden sayılarımızda Türkiye’nin Tarihi, Türkiye’nin Sosyolojisi,  Edebiyat ve Eleştiri, 100. Yılında 1. Dünya Savaşı, Osman Turan ve Selçuklular Tarihi, Türkiye’de Eğitim Felsefesi ve Sorunları, 100 Yıl Sonra Çanakkale Zaferi, Ortadoğu, Türkiye’de Yüksek Öğretim ve Akademi, Türk-Rus İlişkileri, İran ve Türkiye, Amerika, Çin, İsrail, Orhan Okay, Estetik, Mizah/İroni, Yerlilik/Yerellik, Yaşayan Edebiyat, 100. Yılında Millî Mücadele başlıkları seçilmişti. Nihayet son sayımız olan “Sinema ve Edebiyat” konusuyla 9. yılımızı tamamladık.

Bir ilim ve fikir dergisi çıkarmanın olağan zorlukları yanında, 20. Yüzyılda bin küsur yıllık yazılı geçmişi olan bir dilin alfabesinin değiştirilmesi ardından dil devrimi ile hafıza sıfırlama işleminin sürdürmesinin nasıl zorluklar meydana getirdiğini müşahede ettik. İyimser bakış, Türkçe’nin zengin bir dil olduğu ve günümüzde her yıl 50 binden fazla kitap yayınlanması. Evet Türkçe zengin bir dil, elbette geçmişiyle. Bu geçmişle ilişki noktasında ne kadar bağlantımız kaldığı ciddi bir mesele. Bu sayı çokluğuna rağmen iyimserlerin şikâyeti şu: “Metin oluşturma sıkıntısı var, hatta dil alanıyla ilgili öğretim üyelerinde bile”.

İşin esası da bu: Bir hazine üzerinde oturuyoruz, fakat onu lâyıkıyla tanımıyor ve değerlendiremiyoruz. Eskiyi geride bıraktık, yeniyi kuramadık. Akademi bu yüzden sentetik bir dille ve -sel, -sal ekleriyle oluşturulmuş medlulü meçhul bir terminoloji ile idare etmeye çalışıyor. Bu yüzden bir sonraki sayımızı “21. Yüzyılda Türkçe” konusuna tahsis ettik.

Dokuz yılımızda emeği, gayreti olan bütün arkadaşlarımıza, teşekkür ediyor, ilgilerinin devamını diliyoruz.

TYB Akademi 28 / Sinema ve Edebiyat / Ocak 2020 sunuş yazısı

Bu haber toplam 633 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim