• İstanbul 18 °C
  • Ankara 22 °C

Çin’in yükselişinde Türkiye için tehditler ve fırsatlar (2)

Çin’in yükselişinde Türkiye için tehditler ve fırsatlar (2)
Türkiye’nin 250 milyonluk Türk dünyasıyla ilişkileri daha aktif hale gelebilir. Aksi halde, Türkiye sadece ve daha büyük bir pazar olarak kapılarını sonuna kadar Çin’e açmış olacaktır.

Prof. Dr. Yücel Oğurlu

Yeterli bilgiye sahip olmadan fikir sahibi olanların konuştuğu ve olayların doğru okunamadığı bir ortamda görüşlerin hızla şekillendiği, unutulduğu, yenilerinin ortaya çıktığı ve yine unutulduğu görülüyor.

Günümüzde Çin, devlet yönetiminde komünist; serbest bölgelerde ve dış ticarette kapitalist; azınlıklar ve kültür politikalarında nasyonalist politikalar izleyerek bir yandan içeride büyümesini sürdürürken diğer yandan da dışa açılma politikasını ve siyasi nüfus kazanma yollarını arıyor. Çin'in ekonomik, siyasi ve kültürel açılardan yatay ve dikey ilerleyişi yabana atılamayacak boyutlarda.

Bilindiği üzere, Çin ve ABD çekişmesinin Asya-Pasifik bölgesinde hızlanan hegemonya savaşları İkinci Dünya Savaşının hemen sonrasında başlamıştı. Çin ve ABD arasında yaşanan olaylar veya Ortadoğu’daki gelişmeler, mutlak şekilde bu ülkelerden birinin yanında ve diğerinin karşısında olmamıza yol açmamalı veya keskin bir saf değişikliği zarureti olarak anlaşılmamalı. Anti-Amerikan olmak pro-Çin (Çin taraftarı) olma gibi bir zorunluluğu içermiyor. Çin karşıtı olmak da Amerikan taraftarı olma anlamına gelmemeli. Türkiye’nin uzun vadeli çıkarlarının korunması ise bizler bakımından bambaşka ve hayati değeri olan bir nokta.

Burada temel mesele, Çin veya ABD karşıtlığı veya destekleyicisi olmak değil… Tam aksine bu çekişmede, Türkiye'nin çıkarlarını en iyi şekilde koruyacak bir politika geliştirilmesinde… Aksi halde, Ortadoğu’da hiçbir zaman bitmeyen ve bitesi de olmayan ezeli kargaşadan başımızı kaldırıp uzun vadeli çıkarlarımızı planlayamama tehlikesi devam edecek. Dünya bizi iç problemler ve sınır güvenliğimizle boğuştururken 2. Dünya Savaşı sonrasındaki gibi yeniden şekillendiriliyor.

Türkiye açısından Çin-ABD ilişkilerindeki artarak süren gerilim alanları, dengeleyici bir pazarlık unsuru olarak görülmenin ötesinde daha derin boyutlarıyla göz önünde tutulmalı. Çünkü milletlerarası siyasi ilişkiler üzerine kurulan ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkiler, kalıcı etkileri olan dönüştürücü ve çoğu kez geri dönüşü kolay olmayan münasebetlerdir. Örneğin Türkiye’nin 200 yıllık Batılılaşma süreci bütün bu sayılan yapı ve ilişikleri kalıcı olarak şekillendirmiştir. Bu dönüştürücü etkinin bir diğer örneği, 1950 sonrası Türkiye’nin, ABD ile ilişkileri ve daha sonra gelişen küreselleşme ve Amerikan ekonomik gücünün etkisiyle Amerikan hayat tarzı ve kültürünün ülkemize taşınmasının hız kazanmış olmasıdır.

Devamı: https://www.dunyabulteni.net/analiz/cinin-yukselisinde-turkiye-icin-tehditler-ve-firsatlar-2-h432135.html

Bu haber toplam 596 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim