Hasan Âli Yücel’in, vefatına az kala yayınlanan aruz vezninde yazdığı dini şiirlerini, bazı arkadaşları yaşlılığın getirdiği bir ruh hâlinin ürünleri saymış, Tanpınar’da günlüğüne yazdığı bir not aracılığıyla öğrendiğimize göre pek başarılı bulmamışlardır. Hasan Âli Yücel’i fazla CHP’li bularak sevmeyen Müslüman okur yazarlar da bu şiirlerin samimiyetine inanmadıklarından iltifat etmemişlerdir.
Halbuki Dönen Ses kitabındaki şiirlere bakarsak Yücel,1919 ile 1933 arasında, mistik ve nefes tarzında yazılan şiir tarzını da benimsemiştir. Bir örnek olarak, Tokadizade Şekip Bey’e ithaf ettiği “Nefes”i alalım:
Toprak denizinde gezer dururuz
Tufandan korkmayan nâhudâlarız
Hilkatin sırrını sezer dururuz
Dildeki mânâya âşinalarız
Hâtifin gönülden duyulur sesi/
Kıyamete kalmaz, sorun, nefesi
Doğmaktan üstündür ölmek neşesi/
Mübtedi değiliz müntehâlarız
Yürür arkamızdan bâtıl da hak da
Birleşir geceyle gündüz şafakta
Zâhirde bâtını anlamasak da
Hakikat ehline pîşvâlarız
Yüce dağlar eder bizimle secde
Ummanlar hayrandır bizdeki vecde
Bak bize, kimleriz
Sevdâ cezbesine müptelalarız
Yok olduk da gördük varlığı, varı
Süleyman eyledik biz mûr u mârı
Çözüldü Belkıs’ın geysû-yi târı
Bizler halledilmez muammalarız
Bana göre bu şiirdeki dil ve içerik, Rıza Tevfik, Samih Rıfat gibi şairlere Yücel’i yaklaştırmaktadır.
Devamı için: http://kulturgundemi.com/husrev-hatemi/hasan-%C3%A2li-yucelin-siirleri-iii-yazi-9883
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.