• İstanbul 18 °C
  • Ankara 27 °C

İnsana huzur veren, güzellik katan bir mescid

İnsana huzur veren, güzellik katan bir mescid
İlmi öğrenmeye ve öğretmeye olan aşkı hiç sönmeyen biri olarak Ali Behçet Efendi hazretleri Selimiye Tekkesi'nde tefsir ve hadis derslerinin yanında, Mesnevi-i Şerif ve İmam Rabbani hazretlerinin Mektubat’ını okutmuş. Ömer Faruk Deliktaş yazdı.

Karacaahmed deryasına Hattatlar Mezarlığından dalmıştık. Harap halde birçok Osmanlı yadigarı mezar taşı gördük. Eminim ki göremediklerimiz gördüklerimizin birkaç misli idi. Mezar taşlarını inceleyerek mezarlığı arşınlarken hatırımızda “Üsküdar’ın Üç Sırlısı”ndan olan Eşref Ede ve hezarfenNecmeddin Okyay’ın sık sık Karacaahmed’deki cevelanı, bir de Süheyl Ünver’in 49 senede 100 kez koskoca Karacaahmed deryasını gezmesi vardı. Onlardan güç alarak saatlerce Karacaahmed deryasında yüzdük. Mezarlığa girerken acaba çıktığımızda nerede olacağız diye düşünüyordum ve çıkışımız yaklaştıkça gözümde ruhani havasıyla, etrafa ışık saçan ama ürkütmeyen güzelliğiyle, Selimiye Hankahı’nı gördüm.

3. Selim’in 1801-1805 tarihleri arasında Selimiye Camii ile birlikte yaptırmış olduğu bu cami, Küçük Selimiye Camii diye geçmekte. Bölgenin ismi Çiçekçi ve aynı isimli otobüs durağının hemen karşısında kalan bu cami, Selimiye Hankahı’nın sadece bir parçası. Zira tekkelerin kapatılması kanunuyla birlikte, bütün odaları, meşruta binalar yıkılmış, yok olmuş. Geriye bir tek cami ve şu an imam evi olarak kullanılan ama aslında Pertev Paşa Kütüphanesi olan bina kalmış.

Bütün güzel sanatları toplayan kitabe

Caminin Karacaahmed Mezarlığı cihetine açılan kapıdaki nefis talik hatlı kitabeyi temaşa eylerken, gözüm kapının sol tarafında bulunan demir şebekelere takılıyor. Kapıya yakın olan yeşil boyalı demir şebeke diğer pencereler gibi değil. Evet, bunlar hacet pencereleri olmalı… Bir diğer ismiyle niyaz penceresi. Lakin niçin yan yana duran bu üç pencere, duvarda açılmış diğer pencerelerden hem işleme olarak hem de büyüklük olarak farklı… İlk hacet penceresi hem hepsinden büyük, hem de işlemeleri çok daha farklı, onun solundaki ve onun da yanındaki ise aynı büyüklükte. Bu işin aslı şöyle ki hepsinden büyük ve farklı işlemelere sahip ilk demir şebeke, tekkenin üçüncü şeyhi olan feyz menbaı Konyalı Ali Behçet Efendi’ye aittir. Ayrıca caddeye açılan penceresinin hemen üzerinde diğerlerinden ayrı olarak bir kitabe mevcut. Kitabenin hattatı Yesarizade Mustafa İzzet Efendi… Hemen solunda bulunan iki şebeke de haleflerinin kabirlerine açılan pencerelerdir. 

Altından geçtiğimiz kapıdaki bu nefis kitabenin metni Pertev Paşa’ya, hattı Yesarizade Mustafa İzzet Efendi ait. İbrahim Hakkı Konyalı bu kitabe hakkında “yazanı, yazdıranı, hazırlayanı, klasik ifade ile manası ve müeddası bakımından şaheserdir. Bütün güzel sanatları toplamıştır.” ifadelerini kullanmakta. Bu harikulade kitabenin son iki mısrasından biri ebced hesabıyla hankahın inşasına (H.1250), bir sonraki mısra da bitiriliş tarihine (H.1251) göz kırpmaktadır. Arkamızı dönüp tekrar kapıya baktığımızda bir kitabe daha göreceğiz: “Yapıldıkta bu camii hâbde üç er olup zahir/ Birisi Hazreti Behçet imiş ol kutb-ı Rabbani/ Demiş Saçlı Efendi’ye kapuya yaz bu tarihi/ Bu camiide olan taat olur makbul-u subhani.” Kitabeye göre cami yapılınca uykuda üç er görünmüştür. Bu kişilerden bir tanesi Şeyh Konyalı Ali Behçet Efendi imiş. O, Saçlı Efendi’ye kapıya bu tarih mısraını yazdırmış. Bu şiirde de ebced hesabıyla caminin yapılış tarihine atıf yapılmıştır.

Bahçeye girdiğimizde insana huzur veren, gözünü dinlendiren şeylerden biri de ağaçların bolluğu ve çeşitliliği oluyor. Selvi, ıhlamur, ceviz, nar, erik, iğde, dut ağaçlarıyla dolu bir bahçe.

İnsana huzur veren, güzellik katan bir mescid

Cami, Ali Behçet Efendi’nin vefatıyla harap olmuş, Sultan 2. Mahmud tarafından bugünkü haliyle yeniden vücud bulmuştur. Cami restorasyondan yeni çıktı, restore edilmeden evvel gökyüzü mavisi ile boyalı iken şimdi daha tatlı bir renge boyanmış. Cümle kapısından girdiğimiz anda aslında bir tekke vazifesi gören mabede girdiğimiz bütün ruhaniyeti ve mimarisi ile belli oluyor. Kapının sol tarafında duvarda daima dilde zikir olması gereken ve tasavvuf erbabının virdi yazılı: “İlahi ente maksudi ve rızake matlubi”

Harim kısmına güneş şualı yuvarlak pencerenin altından giriyoruz. İnsana bu derece huzur veren, güzellik katan mescid gerçekten zor bulunuyor… İsmine de uygun olarak her tarafta çiçek motifleri mevcut. Minberi, mihrabı, vaaz kürsüsü, hünkar mahfili her biri birbirinden güzel. Tavanındaki süslemeler, cami duvarları, pencerenin mermerleri de dahil her yer çiçeklerle süslü.

Huzur-ı âlide diz çöküyorum. Başımı kaldırdığımda tahminim iki yüz yıllık ve çalışan bir saatin önünde olduğumu ve alt kısmında da Osmanlı armasının ilk halinin işlemelerini görmenin zevkini yaşıyorum. Namaz bitiminde camiin 18 yıllık imam hatibi Mehmet Uzunali hoca ile hasbihal ediyoruz. Yukarıda ahşap işlemeli küçük çiçek motiflerini soruyorum; “restorasyondan evvel 4 tane vardı, sonrasında gördüğümde 8’e çıkartmışlar” diyor. Bir de “camiin mimari özelliği olarak dört tarafında da güneş şualı yuvarlak pencereler var; bundan eskiden sadece giriş kapısında vardı, fakat restore edenler orjinalinde de vardır herhalde ihtimaliyle ellerinde bir delil olmadan buralara da eklediler” diyor. Sonra beni mihrabın yanına götürüyor. Mihrabın sağ ve sol yukarısında altın rengindeki maddeleri göstererek bunların şamdanların bacaları olduğunu ve dışarıya da deliklerinin olduğunu ifade ediyorlar.

Devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/21493/insana-huzur-veren-guzellik-katan-bir-mescid.html

Bu haber toplam 1027 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim