Toplumların bir medeniyet iddiasında bulunması için öncelikle o toplumda bir medeniyet tasavvuru olmalı kuşkusuz. Bir tasavvur ise, o toplumun aydınlarının düşünce ürünleriyle kurgulanır ve bu tasavvurun oluşumu uzun bir zaman alır. Kısacası, bir toplumda mütefekkirler yoksa o toplumun medeniyet tasavvuru da yok demektir. Hatta toplumda sadece mütefekkirlerin olması da yetmez, toplumu oluşturan kalabalıkların bu mütefekkirlere itibar ederek onların çerçevesini çizdiği hayat tarzını benimsemeleri de gerekir. Yani teoriyi pratiğe aktarmak da gerek.
İşte Osmanlı, bunu başarabilmişti.
Denebilir ki Osmanlı, Bizans medeniyeti gibi devasa bir medeniyete kafa tutabilmiş ve birçok alanda da onu aşabilmiştir. Bu, kağıt üzerinde kolay gözükse de, gerçek hayatta çok ama çok zor bir şeydir. Bu zorluğun derecesini, bırakın bir iddia sahibi olabilmeyi, neredeyse yüz yıldır kendine gelememiş Türkiye örneğine bakarak anlayabiliriz.
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/17839/sakir-kocabasi-yeniden-gundeme-almaliyiz.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.