• İstanbul 13 °C
  • Ankara 14 °C

Türk Tarih Kurumu'ndan iki defa atıldım

Türk Tarih Kurumu'ndan iki defa atıldım
Semavi Eyice ile uzun bir röportaj yaptık. Röportajın bugün yayınlayacağımız ilk bölümünde öğrencilik ve hocalık yıllarını, Almanya'da gördüğü eğitimi ve tanıdığı hocaları ve dostlarını sordu Yusuf Sami Kamadan.
semavi-eyice
Semavi Eyice ile uzun bir röportaj yaptık. Röportajın bugün yayınlayacağımız ilk bölümünde öğrencilik ve hocalık yıllarını, Almanya'da gördüğü eğitimi ve tanıdığı hocaları ve dostlarını sordu Yusuf Sami Kamadan.

 

Dünyabizim muhabiri Yusuf Sami Kamadan’ı Bostancı’daki evinde ağırlayan, Bizans ve Osmanlı sanatının Türkiye’deki otorite isimlerinden Semavi Eyice ile; kendisinden, öğrencilik yıllarından, çocukluğunun İstanbul’undan, bir ömrü adadığı sanat tarihçiliğinden, Menderes döneminden, avucunun içi gibi bildiği Tarihi Yarımada’dan, İstanbul Surları’ndan, günümüzde yapılan restorasyon çalışmalarından ve daha birçok konudan konuştuk.

 

 

Hocam öncelikle sizlere çok teşekkür ediyoruz. Bazı sağlık sorunlarınız olmasına rağmen bizleri kabul ettiniz, minnettarız. Sizleri çok yormak da istemiyoruz. Türkiye’de sanat tarihi dendiğinde akla gelen otorite isimlerden birisiniz. Tanınan bir isimsiniz. Fakat tabi sizleri kendinizden dinlemek isteriz. Semavi Eyice kimdir, bundan bahsedebilir misiniz bizlere lütfen?


Ben Amasralıyım esas itibariyle. Amasra’yı biliyorsunuzdur, Bartın’ın bir ilçesi. Deniz kıyısında bir liman şehridir. Karayla pek irtibatı olmayan bir yerdir. Halkı yüzlerce yıldır, binlerce yıldır hatta sadece denizle uğraşmışlardır. Benim dedelerim de denizle alakadar olan kişilerdi. Sülalem babama gelinceye kadar hep denizciydi. Babam son görevi deniz subaylığından emekli olduktan sonra Deniz Ticaret Okulu’nda kaptan yetiştiriyordu. Bir amcam deniz albaylığından emeklidir. Amcamın bir oğlu Deniz Kuvvetleri Komutanı oldu. Oramiral Celal Eyiceoğlu... Bu şekilde ailemiz denizcidir.


Fakat ben karayla uğraştım. Yani ne olduysam kendi gayret ve çalışmalarımla oldum. Yani bir amcaya, bir teyzeye, bir halaya sırtımı verip de yükselmedim. Kendi kafamla, kendi bilgimle, kendi gayretimle ne olduysa oldu. Babam “Bu memlekette bir insanın bir şey olabilmesi için dil bilmesi gerekir” diyordu. Bu arada Kadıköy’de büyüğümü de söyleyeyim, o zaman Kadıköy’de Fransızların bir okulu vardı. O sıralar yabancıların ilkokul kurabilmeleri serbestti. Oraya girdim. Orada iyi kötü Fransızca öğrendim. Fakat hükümet bu ilkokulları kapatmaya başlayınca onun üzerine Galatasaray’a geçtim. Ve bu şekilde 1943 senesinde Galatasaray’dan mezun oldum.

 

Sanat tarihi işine de merakım vardı. Fakat Allah rahmet eylesin babam bu işe girmemden pek de memnun olmadı. Onun arzusu benim siyasal bilimlere girerek hariciyede bir vazife bulmamdı. Fazla da direnmedi tabi. Bunun üzerine ben de bunu okuyacağım dedim. Tabi Türkiye’de o zaman o dal yoktu. Sanat tarihi bölümünü çat pat kurmaya çalışmışlar, Avusturyalı yaşlı da bir hoca getirmişlerdi. Fakat o hoca da fazla devam edememişti zaten. Harp dönemiydi biliyorsunuz. 1939’da başlayan II. Dünya Harbi devam ediyordu. Bu işin tahsilini yapmak üzere, zaten o zaman da tek açık kapı olan Almanya’ya gitmeye karar verdim. 1943’de liseden mezun olduktan hemen sonra, Ankara’ya müracaat ettim. Epey bir müddet bekledikten sonra izin çıktı, pasaport aldım ve Almanya’ya gittim. Harp sonlarına yaklaşmıştı ama henüz bitmemişti. Almanca bilmiyordum, Fransızca biliyordum ben. Lisedeyken ikinci dil olarak da İngilizce öğrenmiştim. Bunun üzerine oradaki ilk işim Almanca öğrenmek oldu. 4 – 5 ay kadar biraz Almanca öğrendikten sonra, istediğim dalı okuyabileceğim üniversite aramaya başladım. O zaman 20 küsür üniversite vardı Almanya’da. Fakat bir kısmı tehlikeli bölgedeydi. Her gece üstlerinden uçaklar geçiyordu. Nisbeten gece rahat uyunabilecek bir şehir aradım. Özellikle de istediğim dallar var mı diye 5 – 6 kadar üniversite dolaştım. Sonunda Viyana’ya kadar gittim.

 

Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/18280/turk-tarih-kurumundan-iki-defa-atildim.html

Bu haber toplam 1067 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim