• İstanbul 22 °C
  • Ankara 23 °C

TDK’nin “Ne…Ne…”si

C.Yakup ŞİMŞEK

(Türk Dil Kurumunun ilk olarak 1945 senesinde bastırdığı TÜRKÇE SÖZLÜK, her baskısında genişleyerek 100.000 kelimeyi aşan bir zenginliğe ulaşmıştır. Ne var ki, kelime hazinesindeki bu zenginliğin içinde – s&o uml;zlüğün büyüklüğüne az çok gölge düşüren – hatalar bolluğu (imla, noktalama, ifade, açıklama yanlışları) da göze çarpıyor. TÜRKÇE SÖZLÜK birçok kelimeyi tam olarak izah edemiyor, bazı açıklamalarıyla da kafa karıştırıyor.)


İçinde “ne ... ne ...” kalıbının bulunduğu cümleler nasıl kurulmalıdır? Bu mesele, bırakın vatandaşları, yazarlarımızın kafasında bile netliğe kavuşmamıştır. Hâl böyle olunca işin doğrusunu öğrenmek için TDK’nin TÜRKÇE SÖZLÜK’üne bakmaktan başka çare kalmıyor. Ne yazık ki TDK de derdimize çare olmadı.


TÜRKÇE SÖZLÜK’ün kafa karıştıran ve insana “Ayıkla pirincin taşını!.. Bu ne yahu?” dedirten, karman çorman açıklamalarından biri de “ne ... ne ...”maddesindedir. (Dil bilgisi, Türkçe, Türk dili kitaplarının ve derslerinin bu meseleyi daha çetrefil hâle sokması elbette kaçınılmaz...)
Bakalım, TDK’miz “ne ... ne ...” hakkında n’eylemiş, ne söylemiş?

 

“NE…NE…” Ne Menem Bir Şey?


TÜRKÇE SÖZLÜK’ümüz “ne ... ne ...” maddesinin ilk iki maddesinde şunları yazmış (Bize asıl lazım olan kısım burası):


1. Birden fazla özne, tümleç veya fiile olumsuzluk anlamı katmak için bunlardan önce yer alan kelimelerin başlarına getirilen tekrarlamalı bağlaç, hem ... hem ... karşıtı:


       "Günlerce ne gördüm ne de bir kimseye sordum."- Y. K. Beyatlı.


2 . Ne ile bağlanan özne veya cümlelerden önceki fiiller aşağıda gösterilen durumlarda olumsuz kullanılırlar: a) Fiil, ne ile bağlanan özne veya cümlelerden önce gelirse: Gelmediler ne annem ne babam. b) ne'li cümlenin fiili şartlı olursa: Sen ne yaz ne kış dinlemezsen çabuk çökersin. c) fiilden önce olumsuz bir anlam veren bir ünlem veya zarf bulunursa: Ne tütüne ne içkiye sakın alışmayın. Ne İzmir'e ne Bursa'ya gitti. ç) -diği, -inceye kadar, -ince, -dikçe, -dikten sonra veya -den önceki biçimindeki zarf-fiillerle:


       "Ne memlekette konuşulan dili ne oranın âdetlerini bilmediğinden çok zahmet çekti. Ne çay ne kahve içmeyeli rahat ettim. Ne parası ne malı kalmayıncaya kadar saçtı savurdu. Ne kitabı ne defteri bulamayınca kızdı. Ne sigara ne içki içmedikçe korkmasın. Ne sen ne o gelmedikten sonra (veya gelmeden önce) ben yalnız ne yapayım?"- .

 

Bu Açıklamadan Ne Anladık?


İmdi, bu açıklamalardan anladıklarımızı ve anlayamadıklarımızı söyleyelim:


BİRİNCİ OLARAK: 2006’dan evvelki yılların 2 ciltli TÜRKÇE SÖZLÜK’ünde, “ne… ne…” sözünün tarifi şimdikinden farklı olup aynen şöyle: “1. Birden fazla özne, tümleç veya fiili birlikte inkâr etmek için, bunlardan önce yer alan kelimelerin başlarına getirilen tekrarlamalı bağlaç, hem ... hem ... karşıtı. Bu bağlaç, anlamca olumsuz olan cümlelerdeki fiilin olumlu kalmasını gerektirir.”


Eski ile yeni açıklamayı karşılaştırınca aklımıza şunlar takıldı: “Birden fazla özne, tümleç veya fiile olumsuzluk anlamı katmak” ile “Birden fazla özne, tümleç veya fiili birlikte inkâr etmek” aynı şey mi? Bu mesele başlı başına bir makaleye ihtiyaç duyabilir.

 

Bir Tarif ki Düğüm Düğüm Dolaşık


Her iki baskının tekrarladığı şu ifadeyi anlamak ise deminkinden de zor: “bunlardan önce yer alan kelimelerin başlarına getirilen…” Evet, “ne ... ne ...” sözü bu ifadeye göre “özne, tümleç veya fiilden önce yer alan kelimelerin başlarına” getiriliyormuş. Bu açıklama, kafamıza şöyle bir kalıp çakıyor: ne ... ne ... + özne, tümleç veya fiilden önce yer alan bir kelime + özne, tümleç veya fiil(in kendisi)… Bu kalıba göre “ne ... ne ...” ile bu sözün inkâr edeceği unsur (özne, tümleç veya fiil) arasına bazı kelimeler giriyor.


TÜRKÇE SÖZLÜK’ün “ne ... ne ...” için verdiği örnekleri bu kalıba bir vuralım:


“Günlerce ne gördüm ne de bir kimseye sordum.” Cümledeki “ne”lerden ilki “gördüm” fiilinden önce gelmiş, araya başka kelime girmemiş.


“Gelmediler ne annem ne babam.” Cümledeki “ne”lerin ikisi de inkâr ettiği unsurlardan (annem – babam) hemen önce gelmiş, araya başka kelime girmemiş.


Diğer örnekleri de mercek altına almaya ve sözü uzatmaya hiç lüzum yok. TÜRKÇE SÖZLÜK burada apaçık bir hata içindedir: “bunlardan önce yer alan kelimelerin başlarına getirilen…” şeklindeki çetrefil sözün ya “bunlardan önce yer alan” veya “kelimelerin başlarına getirilen”  kısmı fazladır, lüzumsuzdur.

 

“Ne… Ne” ile Ne Bağlanır?


İKİNCİ OLARAK: İçinde “ne ... ne ...” kalıbı olan cümlelerin nasıl kurulacağı meselesini asıl açıklayan madde ikinci maddedir. Gelgelelim, asıl karışık yer de burasıdır. “Ne ile bağlanan özne veya cümlelerden önceki fiiller” sözünde hata var: “Ne ile bağlanan özne” meselesi anlaşılıyor, fakat “Ne ile bağlanan cümle” neyin nesi? Büyük ihtimalle TDK burada “tümleç” diyecekken “cümle” demiş.

Bu hükme şöyle vardık: 1. maddeden öğrendiğimize göre “ne ... ne ...” sözü “birden fazla özne, tümleç veya fiile olumsuzluk anlamı katmak için bunlardan önce yer alan kelimelerin başlarına getirilen tekrarlamalı bağlaç”lardan biriymiş. Bu açıklamada kullanılan kelimelere dikkat edersek “ne ... ne ...” tekrarının cümleden önce gelmediğini, sadece “özne, tümleç veya fiil”den evvel yer aldığını anlarız.


Verilen örneklere biraz kafa yorup fikrimizi teyit edelim:


“Gelmediler ne annem ne babam.”: Bu cümlede “ne” ile bağlanan unsurlar “özne”lerdir (annem – babam).


“Sen ne yaz ne kış dinlemezsen çabuk çökersin.”: Bu cümlede “ne” ile bağlanan unsurlar yan cümleciğin “nesne”leridir (yaz – kış).


“Ne tütüne ne içkiye sakın alışmayın.”: Bu cümlede “ne” ile bağlanan unsurlar “dolaylı tümleç”lerdir (tütüne - içkiye).


"Ne memlekette konuşulan dili ne oranın âdetlerini bilmediğinden çok zahmet çekti.”: Bu cümlede “ne” ile bağlanan unsurlar yan cümleciğin “nesne”leridir (memlekette konuşulan dili - oranın âdetlerini).


“Ne çay ne kahve içmeyeli rahat ettim.”: Bu cümlede “ne” ile bağlanan unsurlar yan cümleciğin “nesne”leridir (çay - kahve).


“Ne parası ne malı kalmayıncaya kadar saçtı savurdu.” Bu cümlede “ne” ile bağlanan unsurlar yan cümleciğin “özne”leridir (parası - malı).


“Ne kitabı ne defteri bulamayınca kızdı.”: Bu cümlede “ne” ile bağlanan unsurlar yan cümleciğin “nesne”leridir (kitabı - defteri).


“Ne sigara ne içki içmedikçe korkmasın.” Bu cümlede “ne” ile bağlanan unsurlar yan cümleciğin “nesne”leridir (sigara - içki).


“Ne sen ne o gelmedikten sonra (veya gelmeden önce) ben yalnız ne yapayım?": Bu cümlede “ne” ile bağlanan unsurlar yan cümleciğin “özne” leridir (sen - o).


Yukarıda incelediğimiz cümlelerde gördük ki “ne ... ne ...” sözü hiçbir örnekte “cümleden önceki fiil”den evvel gelmemiş. Peki hangi unsurlardan önce gelmiş? “Özne, nesne veya dolaylı tümleç”lerden önce… İşte bundan dolayı diyoruz ki, TÜRKÇE SÖZLÜK burada “tümleç” diyecekken “cümle” demiştir.


“Birden fazla fiil”den veya “birden fazla cümle”den önce “ne ... ne ...”nin gelmesine örnek, 2. maddede değil, 1. maddede bulunmakta:


“Günlerce ne gördüm ne de bir kimseye sordum.”


Bu cümlede “ne” ile bağlanan unsurlar bir bakıma “fiil”lerdir (gördüm – sordum); bir bakıma da cümlelerdir. (Günlerce gördüm. – Bir kimseye sordum.)

TÜRKÇE SÖZLÜK’ün burada yanlışlık yaptığını şu şekilde de anlayabiliriz: 2. maddede “Ne ile bağlanan özne veya cümlelerden önceki fiiller aşağıda gösterilen durumlarda olumsuz kullanılırlar:” dedikten sonra bu “durumlar”dan birincisini şöyle açıklamış: “Fiil, ne ile bağlanan özne veya cümlelerden önce gelirse…” Mademki ana madde “cümlelerden önceki fiiller”den bahsediyor, o hâlde bu ana maddenin bir unsuru olan alt madde niçin “Fiil … özne veya cümlelerden önce gelirse…” diye aynı şeyi tekrarlıyor?


ÜÇÜNCÜ OLARAK: “Ne… ne…” ile kurulan hangi yapıdaki cümlelerin fiillerinin “olumsuz” kullanıldığını sıralayan TÜRKÇE SÖZLÜK bunlardan birini “fiilden önce olumsuz bir anlam veren bir ünlem veya zarf bulunursa” diye ifade edip buna şu iki örneği vermiş: “Ne tütüne ne içkiye sakın alışmayın. Ne İzmir'e ne Bursa'ya gitti.” İlk cümle, tarif edilmiş olan kalıba uygundur. İkinci cümlede (Ne İzmir'e ne Bursa'ya gitti.) ise “fiilden önce olumsuz bir anlam veren bir ünlem veya zarf” yok… 2006’dan evvelki yılların 2 ciltli TÜRKÇE SÖZLÜK’ünde bu örnek cümlenin doğru şeklini görüyoruz: “Ne İzmir'e ne Bursa'ya hiç gitmemiş.” )


DÖRDÜNCÜ OLARAK: 2. maddede zarf-fiil ekleri sayılırken “-diği” eki de geçiyor. TÜRKÇE SÖZLÜK burada sıfat-fiil ekini zarf-fiil ekiyle karıştırmış ve muhtemelen, “-diğinden” yazacakken sehven “-diği” şeklinde yazmış.


BEŞİNCİ OLARAK: Yukarıdakine benzer bir hata da “-den önceki” kalıbındadır. TÜRKÇE SÖZLÜK bunu da sehven böyle yazmıştır. Çünkü bu kalıpla zarf-fiil yapılmaz, ancak sıfat grubu yapılabilir. Dolayısıyla “-den önceki” şekli yanlıştır. Doğrusu,  “-den önce” biçimindedir. Nitekim, 2006’dan evvelki yılların 2 ciltli TÜRKÇE SÖZLÜK’ünde bu kalıp “-den önce” diye geçiyor.)


ALTINCI OLARAK: “Ne… ne…”nin “özne, tümleç veya fiile olumsuzluk anlamı katmak için bunlardan önce getirilen bir bağlaç” olduğunu vurgulayan koca sözlük, tam 11 tane örnek cümle vermiş; ne var ki “zarf tümlecini de olumsuz yaptığı”na dair, ilaç için olsun, bir örnek bulamamıştır. Onu da TDK’nin hatırına biz bulalım: “Ne büyük söyle ne çok söyle...”- Mehmet Akif Ersoy


Yeri gelmişken – kabul buyurursa - TDK’ye bir kısa mesaj yollayalım:
Yaptığın hataların farkına varmalısın;
Sen başkası değilsin, kılı kırk yarmalısın!..
Bu yazı toplam 76270 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 3
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim