• İstanbul 18 °C
  • Ankara 23 °C

Yakındı Ona Üsküp

Yakındı Ona Üsküp
Seher Aydın, Makedonya ziyaretini yazdı: "Başka dilde kendinizi anlatmaya çalıştığınızda, biraz sitemle Türkçe konuşmanız istenecek mesela."

Sırtımızdan tutmuş kendine doğru çeken bir kapitalizmin o ellerinden kurtulmanın bir yolu vardı. Parçalara ayrılmış insanlar olarak avazı çıktığı kadar ‘ben haklıyım’ diye bağırmaların, sürekli değişen ülke gündeminde yorgun düşmelerin, herkesin her şeyi bildiği bir yerde yaşamanın, önüne gelen her şeyi devirerek koşmanın ve bakmadan kimsenin yüzüne günleri bitirmenin bir sonu vardı. 

Aslında bir soruya cevabı bulmuştuk; başka bir dünya var mı?

Başka bir dünya vardı.

 

Üsküp Sokakları…

Tarihin izlerini taşıyan Eski Çarşı’da Türk olduğunuzu anladıklarında, size selam verecekler. Hatta yanınıza gelip muhabbet etmek isteyenler olacak. Öyle bir heyecanla dolu olacaklar ki; sanki uzun yıllar bekledikleri biri gelmiş gibi. Biri gurbetten dönmüş gibi sevinçle. Bir şeye ihtiyacınız olduğu anlaşıldığında, gelip soracaklar bir yakınlarına sorar gibi. Başka dilde kendinizi anlatmaya çalıştığınızda, biraz sitemle Türkçe konuşmanız istenecek mesela. 

Eski Çarşı’da biraz burukluk var. Sanki buradan ayrılmışız da bir şeyleri unutmuşuz gibi. Canımızın bir parçasını. Gözler biraz hüzünlü bakıyor. Dilencisi sessiz. Oturuyor öylece, mahzun. Mahzun demişken, camiler de sessiz biraz burada. Vaktinde ezan okunuyor; ancak şehirde çalan çanlar camilerin kulaklarını tırmalıyor gibi.

Bir şehri taşlamışlar…

Vardar Nehri, meşhur türküyü hatırlatıyor. Köprüler, bağlayıcıdır aslında. Buradaki Taş Köprü, bir şehri ayırmış gibi ortasından. Bir taraf ne kadar sıcaksa diğer taraf o kadar soğuk. Taş Köprü’nün bir yanında, el dokuması kilimlerin renkleri kalbe aydınlık verirken diğer tarafta, yani Yeni Çarşı’da put misali art arda dikilen heykeller o derece soğutuyor insanın içini. 

Yol Matka’ya çıkar…

Görkemli bir kapıyı tıklatıyor gibi... Doğanın misafiriyiz. Allah gönderdi. Ardına kadar açılıyor kapı. Kanyonun taşlı yollarından geçip, kalbine varıyoruz. Bir aşk gibi zahmetli, aşk gibi heyecan verici. İnsan hem hüznü hem sevinci bir kalpte nasıl barındırırsa öyle barındırıyor burası. Coşuyor, sesini dinletiyor önce su. Sonra dinlendirmek için kıyısında, olabildiğince sessiz, huzurlu. Bir tekne ile yola çıkınca, süzülüveriyor nazlı nazlı. Parmaklarımızı okşuyor dokunduğumuzda. Bu da yetmezmiş gibi, yansıyor olabildiğince dağlar, taşlar, ağaçlar suyun üzerine. “Yaratılanı severim Yaratan’dan ötürü” sözü burada karşılığını buluyor. 

Dünyanın en berrak dördüncü gölü; Ohri.

Ohrid’de bulunan Ohri Gölü’ne ulaşmak için karlı dağlardan geçip, nice yolları aşmak gerekiyor. Hayranlık dile geliyor; gönülce ve sözce… Gören gözdür derdik hep. Oysa titreyen, sızlayan, ritmi değişen, özleyen, kavuştukça daha çok özleyen gönül oluyor. Allah’ım sen ne büyüksün. 

Devamı için: http://kulturgundemi.com/sehir/yakindi-ona-uskup-haber-11557

Bu haber toplam 800 defa okunmuştur
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim