• İstanbul 16 °C
  • Ankara 26 °C

Medrese eğitiminde bir talebeyi neler bekliyor?

Medrese eğitiminde bir talebeyi neler bekliyor?
Medrese eğitimi, geçmişten gelen birikimiyle ders verme açısından da diğer eğitim kurumlarından ayrılmaktadır. Ünal Şahin yazdı.

Medrese ve modern Arapça eğitim sistemi ve bu ikisi arasındaki en temel farklara değineceğimiz bu yazıda; medresede olan ve olması gereken şeyleri, modern eğitim sisteminin Arapça eğitimi ile ilgili müspet ve menfi yönlerini kendi bakış açımdan vermeye çalışacağım.

Tanzimat hareketinin etkisi birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da tesirini göstermiştir. Mezkûr süreçten sonra modern anlayışa ağırlık verilirken medreseler tabiri caizse kendi kaderine terk edilmiştir. Bu olumsuz durumla beraber medreseler, eğitim açısından genelde İslam âleminde, özelde ise Türkiye’de belli bir boşluğu doldurmuş ve günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Bazı kesimlerde medrese kültürü, miadını doldurduğu, yeniliklere kapalı olduğu, değişime gidememesi gibi yönlerden hep eleştirilmiştir. Bu eleştiriler haksız olmamakla beraber, daha sonra tarafgirlik ve “vurun abalıya” tarzında bir hal almış ve medreseler tamamen geriliğin eşanlamlısı olarak görülmüştür. Bazı medreselerdeki kalitesiz eğitim ve başıboşluk olduğunu inkâr etmek yanlış olduğu gibi, bu durumu genele teşmil etmek de aynı derecede yanlıştır.

Medreselerde seleften tevarüs edilen ezber yöntemi hâlâ mevcut

Arapça eğitiminin yoğunluğu açısından medresede verilen eğitim okullarda verilen eğitimden daha yoğun, daha istikrarlı ve daha isabetlidir. Medrese eğitimi belli bir tecrübenin mahsulü olan süreçten geçerek geldiğinden, okutulan kitaplar yüzlerce eser içerisinden seçilmiş, bu alanın başucu kitapları olmuş eserlerdir. Medresede öğrenciye, Emsile, Bina, Maksud, Avamil, İzzî, İzhar, Kavaidü’l-i’râb, Katru’n-nedâ veya Şuzuru’z-zeheb, Suyutî diye meşhur, Suyutî’nin İbn Malik’in Elfiyye’sine yazmış olduğu şerh olan el-Behçetü’l-Merdıyye ve nahvin felsefesi olarak adlandırılan Molla Cami gibi eserler nahivde sıralı ders kitabı olarak okutulmaktadır. Öğrencinin durumuna göre bu sıralamaya ders kitabı eklenebilmektedir. Örneğin sarfta İzzî’den sonra Taftazanî’nin Sa’denî’si, nahivde İzhar şerhi Netâicü’l-efkâr, Kavâid şerhi Hallü’l-meâkıd, ayrıca Şerhu’l-Muğnî’de okutulabilmektedir.

Medreselerde seleften tevarüs edilen ezber yöntemi hâlâ mevcut olup, temel metinlerin ezberlenilmesi eğitim süreçlerinden biri olarak yer almaktadır ki, bu durum okullarda mevcut değildir. Örneğin akaidden Emalî, usulü hadisten Beykuniyye, nahivden Elfiyye, diğer ilim dallarından da bazı kitaplar ezberlenmektedir.

Şer’î derslerden ise akaidden Emâlî, daha sonra ise Taftazanî’nin Şerhu’l-akâid’i, fıkıhtan ekseriyetle Kudurî veya İhtiyâr, usulden son dönem eserlerinden başlayıp talebenin seviyesinin ilerlemesiyle nihai olarak Mir’at, tefsirden Celaleyn ve Nesefî, mantıktan İsağocî ve Muğni’t-tullâb, edebiyattan Telhîs ve şerhi Muhtasaru’l-meânî, yine bu alandan sayılabilecek Risâle-i vad’ıyye, Metnü’l-‘alâka, Velediyye, Ferîde (Mollâ Halîl) eserleri okutulmaktadır.

Medreselerde yukarıda zikredilen kitaplar alet ilmi olarak tavsif edilmiş ve bu ilimlerle âlî olan ulum-u şer’iyye ulaşıp anlamak, maksud olarak talebenin önüne konulmuştur.

Talebe, zekâ ve kabiliyetine uygun ilim dalına hoca tarafından yönlendirilmeli

Benim de şahsen bazı medreselerde müşahede ettiğim problemlerden birisi şu: Alet ilimleri mücerret olarak okumak ve okutmak maksud olmuş ve asıl maksat gözden kaçırılmıştır.

Ehlinden ve sistemli olarak verilen medrese eğitiminin gerek alet ilimleri gerekse âlî ilimlerden yukarıda sayılan kitapların okutulup icazet alınabilecek durumuna gelmek için, üç, maksimum dört yılda bitirilecek bir programa dâhil olmak ilim yolcusu adına isabetli olacaktır. Bunun ötesi zaman kaybı olup telafisi mümkün olmayan sorunlara yol açabilmektedir ki; bunun acı örneklerini medresedeki arkadaşlarımızın bazılarında da müşahede etmişizdir.

Çözüm olarak âcizane söylenebilecek çok şey olmakla beraber şu noktalara değinilebilir. Klasik asla terk edilmemeli, bununla beraber modern metinler de takip edilip uygun olanlar seçilerek alınmalıdır. Medrese eğitiminde bu yolun içerisinde yıllarca bulunan biri olarak faydaya sebep olması duasıyla sıra kitapları denilen Emsile, Bina, Maksud, Avamil, İzzî, İzhar yerine modern bir nahiv kitabı, Kavaidü’l-i’râb, Katru’n-nedâ değil de Şuzuru’z-zeheb, Suyutî okunmalıdır diyebilirim. Molla Cami ise Arap dil ve belağatında mütehassıs olmak isteyen kimselere okutulmalıdır. Diğer ilimlere ait (akaid, tefsir, hadis ve fıkıh) ise en az usul ve fürusundan birer eser mutlaka bitirilmelidir. Örneğin tefsirden Nesefî, tefsir usulünden ise Dihlevî’nin el-Fevzü’l-kebîr’i buna misal verilebilir. İlimlerin genişliği ve çokluğu göz önüne alındığında yapılması gereken şey, talebenin zekâ ve kabiliyetine uygun ilim dalının hoca tarafından belirlenmesi ve o talebenin o yönde kanalize edilmesidir. Çünkü ilim (bi lücce-i bî sahil) ucu bucağı olmayan bir sahil, ömür ise kısacıktır. Bu kısa hayatı alet ilimleriyle değil de âlî ilimlerle geçirmek en doğru yoldur.

Devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/21326/medrese-egitiminde-bir-talebeyi-neler-bekliyor.html

Bu haber toplam 3610 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim