• İstanbul 14 °C
  • Ankara 22 °C

TDK’nin Müzmin Hastalığı - 3

C.Yakup ŞİMŞEK

TDK Hormonuyla Üreyen Türeyen “Süreğen”
“Süreğen” kelimesi TDK tarafından sömürülen, yuvasından alınıp yokuşa sürülen, açmaza düşürülen zavallı bir söz…

Dîvânu Lugâti’t-Türk (1074), Redhouse (1882), Kaamûs-ı Türkî (1900), İmlâ Lûgati (1928), Resimli Türkçe Kaamûs (1937); Tarama SözlüğüTürk Lehçeleri Sözlüğü ve Gagauz Türkçesinin Sözlüğü’nde “süreğen” diye bir kelime yok...

TDK’nin Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’ndeki kayda göre Anadolu ağızlarında ise iki ayrı “süreğen” var, fakat onların “müzmin”le bir alakası yok:

1. Birinci “süreğen” kelimesi İçel’e bağlı Mut ve köylerinden derlenmiş. Oralarda bu kelime Danaburnu da denilen toprak içinde yaşayıp bitki köklerini keserek zarar veren bir çeşit böcek” adıymış.
(TDK’nin ifadesi, noktalama hatası yüzünden kusurlu: Burada “denilen” kelimesinden sonra virgül olmalıydı. Aksi hâlde “danaburnu”nu hiç bilmeyen biri, onu “bir çeşit toprak” zannedebilir. TDK’de böyle hataların haddi hesabı yok...)

2. İkinci “süreğen” kelimesi ise Elazığ’da tespit edilmiş olup “Dere ve ırmakların çok akıntılı yerleridemekmiş.

Netice olarak, 1928’deki yazı dilimizde; şimdiki Azeri, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen, Gagauz ve Uygur Türkçelerinde “süreğen” diye bir kelime yok; Türkiye Türkçesinde bazı ağızlarda tespit edilen “süreğen”in ise “müzmin” ile hiçbir bağı bulunmuyor. Bu kelimeye “müzmin” karşılığı ilk olarak 1935 yılında TDK tarafından hazırlanan Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu’nda verildi.

Aslında, TDK 1935 yılında çıkarttığı Cep Kılavuzu’nda “süreğen”e iki ayrı mana yüklemişti: 1. Pâydar  2. Müzmin… Bunlardan “pâydar” her nedense sonraları kaldırılmış. Yalnızca “müzmin”i bile taşıyamayan zavallı “süreğen” her ikisini birden nasıl sırtlanacaktı?..

TDK’nin 1945’te çıkarttığı Türkçe Sözlük’te de “müzmin” kelimesi “süreğen” ile karşılandı ve bu izah anlayışı bugüne kadar sürdürüldü. 

Peki, bu “süreğen” kelimesine “müzmin” manası niçin verildi?
Niçin olacak, “müzmin” kelimesi unutulup ortadan kalksın diye…
Çünkü bu kelimenin Arapça asıllı olmak gibi affedilmez bir suçu (!) vardı… 

TDK “müzmin”i ortadan kaldırabildi mi? Hayır…

Ortadan kaldıramayınca lügatteki yerini daraltıyor…

Hadi “müzmin” kelimesi tamamen unutulup yerini “süreğen”e terk etti, hatta “müzmin bekâr” sözü bile “süreğen bekâr, süreğen erden”e döndü diyelim; Türkçemize bunun ne faydası olacak, söyler misiniz?

Meselâ, “müzmin” kelimesi, kendisine ait olan manaları taşıyamaz oldu da “süreğen” onun imdadına mı yetişti?.. Yahut “müzmin” yerine “süreğen” dersek daha mı kolay anlaşılır?..

Acaba TDK “müzmin” kelimesinin eskimiş olduğunu mu kabul ediyor? Güncel Türkçe Sözlük’te birçok kelimenin yanına düşülmüş olan “esk. kaydı “müzmin”de yok... Demek ki TDK “müzmin” kelimesini – henüz – eski bulmuyor.

Ama zavallı “müzmin” her an “esk.” damgasını yiyebilir


“Müzmin” Nasıl Telaffuz Edilir?

TDK’nin bir “müzmin” hatası daha var: Türkçe Sözlük’te olsun Büyük Türkçe Sözlük ve Güncel Türkçe Sözlük’te olsun “müzmin” kelimesinin Arapça aslındaki telaffuzu yanlış gösterilmiş: Arapçadaki “mim” harfi ince okunan bir sesi gösterir. Bu sebeple “muzmin” şeklinde (“u” ile) değil “müzmin” biçiminde (“ü” ile) yazılmalıdır. Ferit Devellioğlu’nun Osmanlıca – Türkçe Ansiklopedik Lûgatinde de bu kelimenin Latin harfleriyle imlası “müzmin” şeklindedir. 

TDK, “müzmin”e madden ve manen, zımnen ve alenen haksızlık ediyor. (Haksızlığın hiçbir çeşidi kabul edilemez; kelimeye yapılanı da…) O kelimenin Türkçede konuşula konuşula, yazıla yazıla kazandığı manalar elinden alınıp başka bir kelimeye veriliyor. (Bu çeşit yer değiştirmelerde kafaların ne kadar karıştığı ve karışacağı da apayrı bir mesele… Bu meseleyi psikologlar ve sosyologlar  araştırmalıdır.)

TDK aslında yalnız “müzmin”e değil, “süreğen”e de haksızlık yapmıştır. Çünkü bir taraftan “süreğen”in sırtına belki taşıyamayacağı bir mana yüklenmiş; öbür yandan asıl manaları ikinci plana atılmıştır.

Bu arada Fransızca (Yunan asıllı) “kronik”in tuzu kuru… Olan hep bizimkilere…

TDK gerek “müzmin”e gerek “süreğen”e yaptığı haksızlığa artık son vermelidir.

Yani “müzmin”i asıl tahtına göndermeli ve “süreğen”i öz yurduna (ırmağına, toprağına) geri döndürmelidir…

“Her şey yerli yerinde...”

24.05.2012

Bu yazı toplam 1755 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim