• İstanbul 20 °C
  • Ankara 24 °C

TDK'nin Parantezi -4

C.Yakup ŞİMŞEK

Parantezde Kılavuz’un Şaşkınlığı

TDK’nin Yazım Kılavuzu’ndaki “ayraç / parantez” şaşkınlığına geçmeden, 1935’ten bu yana “parantez” karşısında gösterdiği istikrarsız, kararsız ve ayarsız tutumunu kısaca hatırlayalım:

1. “Muterize” kelimesini 1935’ten itibaren “Arapça-Osmanlıca” diye yaftalamış; onun yerine önce “eğme” diye bir kelime getirip arkalamış, sonra ondan da vazgeçip Fransızcadan ithal ettiği parenthèse → parantezkelimesini “öz Türkçe” diye markalamıştı.

2. TDK, “parantez” isimli bu Fransız “madam” veya “dam”ın üstüne 1955’te kendi çiftliğinde yetiştirdiği “ayraç” isimli bir kuma getirmiş fakat Avrupalı “parantez” yine gözden düşmemişti.

3. TDK, “ayraç” kelimesini 1935’te “muterize”yi yok etmek için değil “miyar” kelimesini unutturmak için ortaya çıkarmıştı.

4. TDK 1935’te bu “ayraç” kelimesini “ayır-” fiil tabanına “-aç” eki getirerek elde etmişti, dolayısıyla “ayıraç” şeklinde kullanmalıydı. Her ne hikmetse kelimeyi ortasından kısaltıp “ayraç” biçimini tercih etmişti. Fakat aynı kelimeyi 1941’de – doğumundan altı yıl sonra – tekrar uzatıp “ayıraç” şekline sokmuştu.

5. “Ayraç” kelimesini 20 sene sonra “miyar”ın karşısından çekip alarak “parantez”in yanına koymuş, “parantez” ve ailesini de bir matematik tabiri olarak Türkçede korumaya karar vermişti.

Parantezde Boşluk

Şimdi gelelim Kılavuz’un şaşkınlığına...

TDK’nin şimdi “ayraç” dediği bu parantez işaretini hepimiz kullanıyoruz. Ama nasıl?..

Nasıl kullanacağımız hususunu kime danışacağız? Elbette Kılavuz’a...

Biz de ona danışıyoruz.

Bir işareti vs. parantez içinde gösterirken parantez açma işaretinden sonra ve parantez kapama işaretinden önce birer boşluk bırakılacak mı, bırakılmayacak mı?

Mesela eğik çizgiyi parantez içinde ( / ) şeklinde mi, yoksa (/) biçiminde mi göstereceğiz?

Anlaşılan o ki TDK bu işaretin nasıl kullanılacağı hususunda net bir fikir sahibi değil; bunu Yazım Kılavuzu’na biraz dikkatli baktığımızda anlıyoruz.

TDK kendi Kılavuz’undaki Noktalama İşaretleri kısmında her bir noktalama işareti için başlık atıp bunların yanında açtığı parantezler içinde işaretlerin şekillerini vermiş.

Gelgelelim parantezin içindeki hâller birbirinden farklı:

TDK, Kılavuz’daki Eğik Çizgi başlığının yanına koymuş olduğu parantez içinde bu işareti gösterirken boşluk bırakmış fakat mesela uzun çizgi (–) ve (‘‘) işaretlerini gösterirken bırakmamış; buna karşılık iki nokta (: ) işareti için parantez açtıktan sonra boşluk bırakmamış, kapamadan önce bırakmış.

Bunlar başlıklarda görülen keşmekeş hâlleri...

Metin içindeyse keşmekeş daha çok: TDK ne parantez açma işaretinden sonra boşluk bırakmış ne de parantez kapama işaretinden önce...

Ayrıca TDK noktalama işaretlerinden önce ve sonra boşluk bırakılıp bırakılmayacağı hakkında, kendi Yazım Kılavuzu’nda bir açıklama yapmış:

“Noktalama işaretlerinden nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru, ünlem, tırnak, ayraç ve kesme işaretleri ait oldukları kelimelere bitişik olarak yazılır ve kesme dışındaki işaretlerden sonra bir harf boşluğu ara verilir.”

Eğer buna göre hüküm verirsek TDK’nin parantez işareti kullanırken bu kaideye uymadığını söyleyebiliriz. Çünkü TDK birçok işaret gibi parantez hakkında da bir yandan “... ait oldukları kelimelere bitişik olarak yazılır...” demesine rağmen öbür tarafta bu işareti kendisinden önceki kelimeden hep ayrı yazmaktadır.

Peki, Kılavuz’umuz böyle yaparsa biz n’aparız?


TDK Kılavuz ve Lügatlerinde Noktalama Şaşkınlığı

Parantezin kullanıldığı yerleri sayarken dördüncü madde olarak “Alıntıların aktarıldığı eseri, yazarı veya künye bilgilerini göstermek için kullanılır...” diyen Kılavuz, buna örnek olarak
Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin
Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?”
mısralarını verip şairin adını (Mehmet Akif Ersoy) parantez içinde yazmış. 
Gelgelelim millî şaire ait mısraları yazarken noktalamayı eksik yapmış: “Eşin var” ile “aşiyanın var” sözlerinden sonra birer virgül (,) koyan Kılavuzumuz “baharın var ki beklerdin” dedikten sonra hiçbir işaret kullanmamış. Hâlbuki oraya da bir virgül, hatta noktalı virgül (;) gerekirdi.

Aslında TDK Kılavuzunda da lügatlerinde de örnek olarak aldığı mısraları yan yana yazarken mısra içinde ve son mısra sonunda – kendisi “mısra” demiyor ve “dize” uydurmasını tercih ediyor – işaret kullanmasına rağmen diğer mısraların hiçbirinin sonuna hiçbir işaret koymuyor.

Mesela Kılavuzdaki Eğik Çizgi ( / ) bahsinde İstiklal Marşı’mızın ilk kıtası aynen şöyle nakledilmiş:

“Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak / O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak / O benimdir, o benim milletimindir ancak.”

Bu misallerde geçen mısraların hiç olmazsa ortalarında ve son mısra sonunda birtakım işaretler var. Hâlbuki Kılavuzda öyle mısralar var ki hiçbir yerinde hiçbir işaret yok...

Alın size Karacaoğlan’dan bir kıta:

Bir ok attım karlı dağın ardına
Düştü m’ola sevdiğimin yurduna
İl yanmazken ben yanarım derdine
Engel aramızı açtı n’eyleyim

Peki, Kılavuz böyle eylerse ben n’eyleyim?

TDK’nin kafası karışıksa biz n’eyleyelim?

Bu kargaşada vatandaş n’eylesin?..

Bu yazı toplam 31165 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim