• İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C

Üç Maymun ve TDK

C.Yakup ŞİMŞEK

TDK “uydurukça”ya karşı üç maymunu oynuyor…

Dilimize dört bir yandan saldıran, güzelim kelimeleri ve capcanlı mefhumları  -sırtlanlar gibi- ısırıp yutan canavarlara seyirci kalıyor; gözünü, kulağını ve ağzını kapatıyor... Türkiye’de 80 yıldır süren, Türkçeyi ayağa düşüren, dünü bugüne küstüren, mantığın defterini düren “uydurukça”nın varlığını görmek, duymak, söylemek istemiyor.

Nitekim TDK lügatlerinde "uydurukça" diye bir şey yok. (TDK’nın lügatinde bulunmayan bu kelimeyi Dil Derneği’nde aramak -tabiî ki- beyhûde...) 

Bu  neye benzer? Bütün vücûdunuz ağrı-sızı, harâbiyet ve zâfiyet içinde kıvranıyor; fakat doktora göre "bişeyciğiniz yok..." 

Ülkemizde 80 seneden beri keskin îtirazlara, şiddetli tartışmalara sebep olan, hakkında kitaplar yazılan, kongreler yapılan, sinsi ve tehlikeli “uydurukça” salgını hakkında TDK daha teşhis bile koymamış… O hâlde mesleği ne? (İşte bir bilmece daha: “Dil Devrimi”ni parlatan, uydurukça ateşini harlatan, dil derdine şarlatan kim? Yine bildiniz: TDK…)

TDK eğer bu kötü şöhretinden ve milletin nefretinden kurtulmak istiyorsa üç maymunu bırakıp bir an evvel şu “uydurukça” îtirâfını etmelidir.

Yapacağı iş gaayet basit: Önce bu kelime (uydurukça) lügate alınacak, bir güzel târif edilecek: “Herhangi bir sosyal topluluk (halk, kavim, millet vd.) tarafından dilin tabiî seyri içinde benimsenip kullanılan dil unsurlarının (ek, kelime, tabir, atasözü) yerine geçmek üzere, hâkim bir güç (devlet vb.) eliyle -dilin tabiî yapısına ve kaanunlarına aykırı olarak- devlet zoruyla dile sokulmuş olan ikaame unsurlar...” (Bendenize âit olan bu târifi TDK aynen kopyalayıp lügatine yapıştırabilir.)

***

Uydurukça”yı lügatlerine almamış olan TDK’nın, ona benzer başka kelimeleri (uydurma, dil uydurma, uydurmaca, uydurmacı, uydurmacılık, uyduruk, uydurukçu, uydurukçuluk) aldığını; fakat bunların hiçbirinin yukarıdaki “uydurukça” hakkında en küçük, kıytırık-kıçı kırık bir bilgi dahi vermediğini söylemiştim... Burada küçük de olsa bir hatâya düşmüşüm. O da şu: Güncel Türkçe Sözlük’teki “uydurma” kelimesinin üçüncü mânâsı (Gerçek dışı, uydurulmuş olan, yalan, sahte, asılsız, düzme) için TDK'nın Burhan Felek’ten aldığı cümle, aslında mevzûya uygun:  “Atatürk'ün Osmanlıcayı Türkçeleştirmek hususundaki güzel arzusunu bugünkü 'uydurma dilcilik' gayretine alet etmişiz.” TDK işte bu cümlenin -ve buna benzer nice sözün, makaalenin, kitabın- bahsettiği şeyi gizliyor.

M.Şerif Onaran, bir yazısında (Cumhuriyet Kitap, 04.08.2005)  “Bülent Ecevit neden şair değildir?” suâline bir dizi cevap verirken şunu da söyler: “(Ecevit) Toplumsal sorunların dağ gibi yığıldığı bir dönemde çekinser sözcüğünü uydurarak tüm olan bitenden çekindiğini vurguluyor, uydurukçusun dendiği halde özür dilemiyor.” Tenkîd eden de edilen de uydurukçu; ama demek ki bunlar ancak birbirlerine düşünce “uydurukçu” sıfatını kullanmak zorunda kalıyorlar...

Peki, Onaran neye istinâd ederek Bülent Ecevit’e uydurukçusun demiştir? “Çekimser” kelimesi varken -ki o da uydurukçadır; çünkü “müstenkif”in yok edilmesi adına TDK tarafından uydurulup devletçe yayılmıştır- aynı mânâda başka bir kelime (çekinser) teklif ettiği için... (Hâlbuki herhangi bir şahıs, mevcut bir kelimeyi yanlış bularak veyâ beğenmeyip onun yerine bir başka kelime kullanabilir, hattâ onu millete kabûl ettirmek için uğraşabilir ve belki bunu başarabilir. O kelime sosyal topluluk (halk, kavim, millet vd.) tarafından benimsenip sevilirse dile tabiî bir yoldan girmiş demektir. Bunun câiz görülmesinin şartı, kelime yayılırken, hâkim gücün (devlet vb.) kullanılmamış olmasıdır. 

İşte TDK, “uydurukçu”ların kendi ağızlarıyla ifşâ ettikleri mânâyı da gizliyor. Türkçe Sözlük’ünde “uydurukçu” kelimesi için yalnızca “Bazı şeyleri uydurarak anlatan kimse” diye bir târifte bulunmuş. Ne gariptir ki “otistotistik” diye bilinen insanlar için dahi “uydurukçu” diyen TDK, “kelime uyduran, uydurmaya tarafdâr olan”lar için bu kelimeyi kullanmamış, bu mânâyı gizlemiş.

TDK, gerçekleri hâlâ mı gizleyecek, uydurukça yolunu daha ne kadar izleyecek?

NOT: Ramazân-ı Şerîf'inizi tebrîk ediyorum.

 

09.07.2013

Bu yazı toplam 2000 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim