• İstanbul 14 °C
  • Ankara 11 °C

Yazın Edebiyat Olmaz-1

C.Yakup ŞİMŞEK

Türkçeleşmiş binlerce kelimeye TDK savaş açtı. Hedef, onları hafızalardan silmekti.

Hâlbuki bu kelimelerin çoğu Türkçenin boş bir sahasına adım atmış, bir açığını kapatmış, dile yepyeni bir mefhum katmıştı.

Böylece herkes tarafından benimsenip sevilerek asırlarca kullanılmış; dilden dile geçmiş, nesilden nesile zenginleşip miras kalmıştı.

Ne yazık ki bu sözleri feci bir sürpriz bekliyordu: TDK tarafından “Arapça, Farsça, Osmanlıca, yabancı kelime” gibi sıfatlarla yaftalanmak ve mezarlığa postalanmak...

Bu kelimelerimizden biri de “edebiyat”tı.

Üç çeyrek asırdır “edebiyat”ın başına ge(tiri)lenleri bir hatırlayalım:


“Edebiyat”ın Başına Ge(tiri)lenler

Türkçedeki mazisi dört yüz yıla yaklaşan “edebiyat” kelimesine TDK 1935 senesinde “Osmanlıca” damgasını vurdu.

Sonra onun yerini tutması için “yazın” diye bir kelime uydurdu. 1948’de çıkardığı Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü’nde de “edebiyat” kelimesi hakkında aynen şunları diyordu:

“Edebiyat kelimesi yabancı bir kelime olduktan başka anlam bakımından konusu ile de hiç bir ilgisi olmadığından, Türkçe karşılığının bulunması gereken terimlerden biridir. Bunu için şimdiye kadar Betikler, Yazınlar, Yazna gibi karşılıklar ileri sürülmüştür.”

(Bu cümlelerde gördüğünüz imla ve ifade kusurları bana ait değil; TDK ya Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü’nde bu şekilde yazmış veya İnternet sitesine böyle aktarmış.)

“Kurum”umuz “edebiyat”a Osmanlıca muamelesi yapmaya devam etti. 1974’te çıkardığı Yazın Terimleri Sözlüğü’nde “edebiyat” için yine “Osmanlıca” dedi. 1978’de hazırladığıÖzleştirme Kılavuzu’na göre de “edebiyat” kelimesi “Osmanlıca artığı yabancı sözcükler”den biriydi; hâlâ kullanan varsa derhâl bundan vazgeçmeli, yerine “yazın”ı tercih etmeliydi.


“Edebiyat”ı Terk Ettik mi?

Milletimiz “edebiyat”ı bir türlü terk etmedi, bildiğinden çark etmedi; TDK’li “yazını”ı da neredeyse fark etmedi. TDK de aklına gelen bütün alternatiflere (yazın, gökçe yazın, betikler, yazınlar, yazna…) rağmen “edebiyat”ı lügatinden çıkar(a)madı.

Ama “yazın” ve benzeri tuhaf icatlarından da henüz vazgeçmedi.


Bu Israr Niçin?

Bu ısrar niye? Durup dururken niçin kelime imalatı yapıldı?..

Türkçedeki “yazın”la alakası olmayan bu “yazın” türedisi hangi maksatla lügatimize, dilimize ve kafamıza zorla sokuluyor?

Asırların “edebiyat”ından ne istiyorlar, niçin rahatsız oluyorlar? Onunla ne alıp veremedikleri var?

 

Bunlardan da vazgeçtik, şunu cevaplasınlar:

Edebiyat”tan nefretinizin; onun yerine “yazın”ı getirme niyet, hareket, gayret ve asabiyetinizin zırnık bir faydası oldu mu?

Olduysa kime, neye, nasıl?..

Mesela Osmanlı devrine göre daha güçlü bir edebiyat mı başladı, edebiyat dersleri daha mı çok sevilir oldu?..

Bunlar olmadıysa daha ne diye “yazın” diyorsunuz, bu kelimeye lügatlerinizde hâlâ yer veriyorsunuz?

Bunları bırakın, dönüp geriye bakın:

Edebiyatımız neymiş, şimdi ne hâle gelmiş?

Ve niçin?..

01.06.2012

Bu yazı toplam 1727 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim