• İstanbul 19 °C
  • Ankara 19 °C

Yusuf Kaplan: Bir kültür felsefesi: Ontolojik şiddet ya da kültürü de yok eden “kültür” ve anti-kültür barbarlığı

Yusuf Kaplan: Bir kültür felsefesi: Ontolojik şiddet ya da kültürü de yok eden “kültür” ve anti-kültür barbarlığı
Bir kültür felsefesi: Ontolojik şiddet ya da kültürü de yok eden “kültür” ve anti-kültür barbarlığıEsaslı bir çağ okuması yapamazsak, çağa neyi, nasıl söyleyeceğimizi bilemeyiz.

Esaslı bir çağ okuması yapamazsak, çağa neyi, nasıl söyleyeceğimizi bilemeyiz.

Çağımız, güya “kültür” çağı: İletişim ve bilişim endüstrisinden film, televizyon, sanat, eğlence ve spor endüstrisine kadar “kültür”, “çağın dini”ne dönüşmüş durumda zira.

DİJİTAL SÖMÜRGECİLİK VE AYARTICI ANTİ-KÜLTÜR BARBARLIĞI

Çağımızda kültürü de yok eden iki yeni “kültür” tren/d/inden sözedebiliriz…

Birincisi, hedonizm üzerinden geliştirilen pasif nihilizm yoluyla, bildiğimiz bütün değerler, ilkeler, felsefeler yok ediliyor…

Bir anti-kültür hareketi bu: İnsanın hazlarına hapsolması, dünyanın ve insanlığın sorunlarına yabancılaşması ve duyarsızlaşması.

Yeni dijital sömürgecilik üzerinden üretilen yeni bir barbarlık biçimi bu. Hazcılık ve kaygısızlık, insanın hem dünyasını yok ediyor, hem de insanı insansız bir dünyanın eşiğine fırlatıyor…

Sonuç: İnsanın, dünyasının, hakikatin buharlaşması, hayatın çöle dönüşmesi.

Dijital sömürgecilik çağındayız, anlayacağınız: Dijital sömürgecilik, popüler kültür üzerinden hem bütün aidiyet biçimlerini, inanç, değer, anlam haritalarını yerle bir ediyor hem de tektipleşmiş sığ, sıradan güruhlar icat ediyor.

Buna da özgürlük deniyor!

Oysa insanın özgürlüğünü yitirmesi bu.

KÜLTÜRELLEŞME VE RUHSUZLAŞMA

İkinci anlamda ise, kültür, “kültür” üzerinden yok ediliyor.

Şöyle ki: Çağımız, “kültür” çağı değil, “kültürel”in hâkim olduğu çağ; her şeyi kültürleştirerek (=“nesneleştirerek”) diriltici, canlı kültürü de yutan bir ağ.

Kültür, en netameli kavramlardan biri: “Kültürel” ise kültür’den de netameli.

“Kültürel”, her şeyin kültürleştirilmesi demek: Siyasetin kültürleştirilmesi, ekonominin kültürleştirilmesi, dinin kültürleştirilmesi, cinsiyetin kültürleştirilmesi...

Bir şeyin kültür/el/leştirilmesi, içinin boşaltılması, anlamını yitirmesi, özünü, ruhunu, kendine özgü özelliklerini kaybetmesi ve tüketim nesnesine dönüştürülmesi demek.

Özlü bir deyişle, bir şeyin kültürelleşmesi, “gösteren” / yani neyse o olma özelliğini yitirmesi, “gösterilen”e /yani olması istenen’e, gösterilmek istenen’e dönüştürülmesi demek.

Görselliğin hâkim olduğu bir dünya, gösterilen’in krallığını ilan ettiği, gösteren’i yuttuğu, yok ettiği bir dünya.

“Gösteren”, bir “şey”in neyse o olarak varolması demek.

Gösteren’in gösterilene dönüşmesi ise, “pornografikleşmesi”, estetize edilerek ayartı nesnesine dönüştürülmesi ve tüketilmesi demek. Bir şeyin kendisini neyse o olarak sunması değil, bir şeyin ayartıcı bir şekilde ve nasıl görülmek isteniyorsa öyle sunulması demek.

Yazının devamı için : https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusuf-kaplan/bir-kultur-felsefesi-ontolojik-siddet-ya-da-kulturu-de-yok-eden-kultur-ve-anti-kultur-barbarligi-2064730

Bu haber toplam 309 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim