• İstanbul 17 °C
  • Ankara 15 °C

TDK’nin Şifresi - 2

C.Yakup ŞİMŞEK

(TDK'den Bir Düzine Hata - 28)

“Timsal, Remiz, Rumuz” Arapçaymış ama “Şifre, Sembol” Türkçeymiş

Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu’nda görüyoruz ki TDK’miz “timsal” kelimesini yabancı saymış ve yerine Fransızcadan ithal ettiği “sembol symbole” kelimesini benimsemiş. TDK bu “sembol” ü öylesine sevmiş ki onun uğruna yine Arapça asıllı “rumuz” u da Türkçeden kovmak istemiş. Evet, 1942’de neşrettiği Türkçe Terimler Cep Kılavuzu’nda, 1963’te bastırdığı Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu’nda Osmanlıca” dediği “rumuz” yerine “öz Türkçe” dediği “sembol” ü bir kimya tabiri olarak teklif etmiş ve devlete kabul ettirmiş.
TDK’nin o yıllarda bu zihniyeti taşıdığı bir meçhul değil. Kendisi de bunu zaten bir şekilde itiraf ediyor.

Türk-Fransız Ortak Yapımı: Simge
TDK, sevgili “sembol” ü hakikaten çok sevmiş olmalı. Onu Fransızcadan dilimize getirip yerleştirmekle kalmamış, çoğaltmak için de nice alın terleri dökmüş… O kelimenin ilk hecesi (sym → sim) ni bizim “-ge” ye ilkah edip nur topu – yoksa “boule de lumiére” falan mı demeliydim – gibi bir tüp bebek sahibi olmuş: symge → simge… 1942’de doğan ve Fransızlara çok benzeyen bu yavru büyümüş, serpilmiş ve dal budak salmış. Öyle ki TDK’nin Büyük Türkçe Sözlük linkinde bu “simge” nazendesini tıklarsanız – lütfen çok kibar tıklayın – karşınıza 22 tane “simge” çıkıyor: 22 ayrı TDK lügatinde 22 ayrı “simge” güzeli… Siz de “Maşallah, ne bereketliymiş!” demekten kendinizi alamıyorsunuz. Oraya 1942’nin Felsefe ve Gramer Terimleri’ndeki “simge” dâhil değil, onu da katarsanız rakam yükselir.

Şifrenin Sevilmesindeki Şifre: Fr.
Dilimizde 150 yıla varan bir geçmişi olan “şifre” kelimesini TDK’miz hiçbir devrede yabancı olarak görmemiş. Bana göre doğru yapmış. Yanlış bilmiyorsam Fransızlar, İsveçler, Arnavutlar, Almanlar vs. de “şifre” kelimesini – Arapça asıllı olduğuna bakmadan – benimsemişler.
Onlara Arapçadan giden kelime bize Fransızca hâliyle gelmiş. Acaba doğrudan doğruya Arapçadan gelmiş olsaydı TDK ne yapardı? Yüzde doksan dokuz ihtimalle yerine öz Türkçe bir kelime uydururdu. Hatta belki Arapça asıllı olanın yerine Fransızcasını “öz Türkçe” diye alırdı. Nitekim “şifre” ye yakın kelimelerden olan “timsal, remiz, rumuz” gibi sözleri “Arapça-Osmanlıca” diye yaftalamış; onların yerine Fransızcadan ithal ettiği “sembol → symbole” kelimesini “öz Türkçe” diye markalamış...
“Şifre” kelimesi TDK katındaki itibarını 80 yıldan beri kaybetmemiş. Nitekim bu kelime ne Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu’nda yabancı sayılmış ne Özleştirme Kılavuzu’nda ne de Yabancı Sözlere Karşılıklar Kılavuzu’nda…  Yani 1935’ten 2011’e kadar… Velhasıl, TDK kurulduğundan beri “şifre” kelimesini Türkçeden atmak için hiç teşebbüs etmemiş.
Teşebbüs etmesini istemezdik ama beklerdik. Çünkü aynı TDK, Avrupalı “şifre” nin Doğu’daki benzerlerinden bir kısmını Türkçeden atmaya çalıştı: remiz, rumuz, işaret, harf vs.

TDK’nin Kodları
TDK’nin Yabancı Sözlere Karşılıklar Kılavuzu
’nda “şifre” kelimesine yakın Avrupalı kelimelerden yalnızca birkaçına karşılık bulunmuş: barkod, kripto, kod.
TDK’miz “kripto” yu “saklı yazı” ya çevirmek istiyor... “barkod” yerine ise “çizgi im” sözünü teklif etmiş. Ama tutacağını sanmam. “Saklı yazı, çizgi im” gibi kelimelere ancak TDK’nin ve devletin birtakım metinlerinde tesadüf edersiniz, o kadar…
(Aynı “faks, İnternet” yerine buldukları ve kendi aralarında kullandıkları “belgegeçer, Genel Ağ” sözleri gibi… Buradaki “Genel Ağ” TDK tarafından bu şekilde, yani büyük harfle başlatılarak yazılıyor. Ayrıca bu kelimeleri kendi aralarında konuşurken gerçekten kullanıyorlar mı, bilmiyorum. Ama şurası ayan beyan ortada: Millet bu kelimeleri kullanmıyor. Hatta İnternet kullanan vatandaşlar arasında bir anket yapılsa ve onlara “Genel Ağ nedir?” diye sorulsa yüzde birinin dahi “İnternet” diye cevap verebileceğini sanmıyorum.)
“Kod”
kelimesine gelince… Bu kelimenin ilk manası için “harf” i, ikincisi içinse gene “şifre” yi teklif etmiş. Peki, “kodlama, kodlamak, kodlatma, kodlatmak” gibi türemiş kelimeler için ne diyeceğimiz hususunda teklifi olmadığına göre onlara da “harf / şifre” köklerinden hareketle biz mi karşılık bulacağız? Mesela “posta kodu” demeyip “posta harfi” veya “posta şifresi” mi diyeceğiz?
TDK’nin bir türlü anlamadığı veya anlayamadığı bir dil gerçeği var: Bir kelime milletin dilinde yayıldıktan sonra onun önüne geçmek için bir kelime uydurup millete “Onu bırak, bunu kullan…” demek yanlıştır. Böyle bir maksat için resmî güç ve imkânları kullanmaya çalışmak ise yanlışlığın daniskasıdır.
TDK’miz “şifre” kelimesini atmamakla gösterdiği aklıselimi keşke her kelime karşısında gösterebilseydi!..
Hadi dün gösteremezdi diyelim. Ya bugün?..

14.04.2011

Bu yazı toplam 1973 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim