• İstanbul 14 °C
  • Ankara 13 °C

TDK’nin Yolu - 3

C.Yakup ŞİMŞEK

(TDK'den Bir Düzine Hata - 29)

Kur’an
'dan Gelen Yollar

Başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere birçok dinî kitap ve tasavvufi eser yoluyla Türkçenin yoluna yoldaş olarak gelen başka kelimeler de vardı: hat, şeriat, tarikat, vesile, mezhep gibi…
1930’ların TDK’si Türkçeden Osmanlıcaya Cep Kılavuzu’nda Osmanlıca diye yaftalayıp darağacına yollamak istediği on beş (15) kelimeyi yedi (7) gruba ayırıp hepsini yola koymuş:
"Hiçbirinizi istemiyoruz!  Bizim yolumuz bize yeter; hadi bakalım, yollanın!..”
İşte bir tek yola feda edilmek istenen o kelimeler:
1. Sırat, hat  2. Husus, bab  3. Şeri, şeriat, mezheb, tarîk, tarîkat  4. Nehc, silk  5. Çare  6. Vesile, vasıta  7. Def’a
Kurumlular bu Osmanlıca kelimeleri sevmiyor, hor görüyorlardı, tamam; peki, tam on beş kelimenin ağırlığını bir tek yol çekebilir miydi? Yol dediğin bu kadar geniş miydi, bu böyle harcıâlem bir iş miydi?..
Bu on beş kelimenin yol ile elbette az veya çok alakası var. Peki, bunların birbirinden az veya çok farklı olduğu da bir gerçek değil mi? Mesela şeriat ile mezheb veya tarîkat aynı şey mi? Aynı ise TDK Güncel Türkçe Sözlük'te bunları niçin birbirinden farklı izahlarla tarif etmiş? 1935’te bu üç mefhumu yol kelimesiyle karşılayan TDK bugünkü lügatinde bu üç kelimenin tarifi içinde yol kelimesini karşılık olarak niye hiç kullanmamış?
Hakikaten Güncel Türkçe Sözlük’ün şeriat, mezheb, tarîkat maddelerine bakarsanız hiçbirine yol diye bir karşılık verildiğini göremezsiniz…
1935’te şeriat-tarîkat-mezheb üçlüsünü bağrına basan bir yol bugün onların semtine bile uğramıyor, ne garip!..
Gariplik bitmedi: Güncel Türkçe Sözlük’teki husus, bab, vesile, vasıta, defa kelimelerinin açıklamaları da yolsuz…
TDK lügatlerinde bunlardan nehc, silk, şer (şer’) kelimelerinin bırakın izahlarını, kendileri bile yok…
Pekâlâ, acaba bu on beş kelime Güncel Türkçe Sözlük’te yol kelimesinin açıklamalarında yer almış mı? Yalnızca beşte biri, yani sadece üç tanesi: tarik, defa, çare.
Hadi tarik yerine tutalım yol diyelim; peki defa ile çarenin yerini her zaman yol tutar mı? Mesela “Adam adamı bir defa aldatır.” atasözündeki defayı da yol mu yapacağız? Bu sözün “Adam adamı bir kere aldatır.” şekli de mevcut. Gelgelelim atalarımız “Adam adamı bir yol aldatır.” dememiş. Bunu ben söylemiyorum, TDK’nin Atasözleri Sözlüğü’nü hazırlayan Ömer Asım Aksoy diyor… Karacaoğlan ise “Bağlandı yollarım, kaldım çaresiz…” demiş. “Bağlandı yollarım, kaldım ben yolsuz…” da diyebilirdi ama dememiş… Demek ki çare her zaman yol olmuyor, yol da her zaman çare olmaz… Hele yolsuz ile çaresizin, yolsuzluk ile çaresizliğin yolları nerdeyse hiç buluşmaz…
Binlerce kelimeyi dilden kaldırıp atmak, yerlerine başka sözleri katmak doğru bir yol mu, dil derdine çare mi?  
Kelimeler bu kadar hızla değişir mi, böylesine süratle kaybolup gider mi? Diğer dillerde de kelimeler böyle ham hum şaralop değiş(tiril)iyor mu? Türkçe niye böyle?
TDK’nin bunları Türkçenin bir meselesi olarak gördüğünü hiç sanmıyorum. Çünkü Türkçedeki bu acayip değişiklik büyük ölçüde zaten onun eseri.
Öz Türkçe sözleri, idamlık Osmanlıca kelimelerin celladı yaparsanız böyle olur: Hem öz Türkçe olanlara hem de Osmanlıca diye yaftalananlara zararınız dokunur...
Kafa göz yardığınız da kendi lügatlerinizden işte böyle okunur…

05.05.2011

Bu yazı toplam 1443 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim