Tarihi bir dönemden/ olaydan/ şahsiyetten ne zaman bahis açılsa, bir dertli dolaba dönülüyor. Yahut, tarihin silsile-i vaka cinsinden dökümü çıkarılmaya çalışılıyor. Bunlar da gerekli. Bu tarz tutumların bir ucu duyguya, bir ucu bilgiye dokunuyor. Tarih dediğimiz insanlık ummanıdır. Bu umman, sosyoloji, psikoloji, felsefe, matematik, tıp, sanat, müzik, edebiyat, İslami ilimler ve sair alanlar açısından ayrı ayrı okunup değerlendirilmeli.
Fuad Köprülü, bir edebi eserin hakkıyla anlaşılması için medeniyet tarihinin ya da tarihin çerçevesi içerisinde, eserin incelenmesi gerektiğini söyler. Edebi esere, dönemin konjonktürel yapısı, coğrafi çevresi, ahlak ve estetik anlayışı mutlaka yansır. Eserin yazıldığı tarih iyice tetkik edildiğinde, esere dair veriler elde edilir. Böylece bağlantılar daha kolay kurulur, neden ve sonuç ikilisi netliğe kavuşur. Bir edebi eser, bunca zahmeti hak ediyorsa, insanın tarihini ve milletinin yaşadıklarını araştırması, bütün zahmetlere değer bir eylemdir; ama ihmal edilmiş bir eylemdir. Çok boyutlu, kuşatıcı bir tarih okumasına ihtiyaç duyulduğu, insanların/ öğrencilerin tarih dersini sevmemesinden anlaşılıyor. Tarih, ne salt tarihçileri ne de salt bu alana özel ilgi duyanları ilgilendiriyor. Tarih, yeryüzünde, bir gaye üzere yürüyen her insanı ilgilendiriyor.
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/kitap/25226/endulusun-cokusunu-hazirlayan-sebepler-neler
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.